19 Temmuz 2012 Perşembe

AÖF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ESKİ TÜRK EDEBİYATI 2-3. ÜNİTELER

DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ Eski Türk edebiyatında kullanılan nazım şekillerini kafiye düzeni ve mısra sayıları bakımından 3 bölümde incelemek mümkün: Beyitlerle Oluşanlar: Gazel, Kaside, Mesnevi, Müstezat, Kıt'a Dörtlüklerle Oluşanlar: Rubai, Tuyuğ Bentlerle Oluşanlar: Murabba, Şarkı, Muhammes, Terkib-i bent, Terci-i bent A) BEYİTLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ Mısra’ ve Beyt: Tek mısra olarak yazılan şiirlere âzâde veya mısra-ı âzade denir. Bu tür mısralar, bir şiirden alınmış ve tek mısra olarak meşhur olmuş da olabilir. Her bakımdan kusursuz mısralara da mısra-ı berceste denir. Mısra-ı bercesteler azade olabilecekleri gibi bir şiirden alınmış da olabilir. Bağımsız beyitler halinde yazılan mısralara ferd ya da müfred denir. Müfredlerde iki mısra birbiriyle kafiyeli değildir. Gazel ve kasidenin birbiriyle kafiyeli olan ilk beytine matla denir. Ayrıca iki mısraı birbiriyle kafiyeli; yani musarra ya da mukaffa olan tek beyte de matla denir. Matla genellikle gazel ve kasidenin ilk beytine verilen ad olsa da şairler bazı manzumelerde birden fazla matla beyti de kullanmışlardır. Böyle manzumelere zatü’l metali ya da zü’l metali denir. Beyitlerden oluşan nazım biçimlerinde anlamın tek beyit içinde tamamlanması şarttır. Anlamı diğer beyitlere geçen beyitlerin her birine merhun beyit denir. GAZEL En az beş en fazla on beş beyitten oluşan, en yaygın lirik şiir türüdür. 5 beyitten az olan gazellere gazel-i na-tamam denir. En çok beş beyit halinde yazıldığından gazele penç-beyt(beş beyit) de denir. 15 beyitten uzun gazellere gazel-i mutavvel (=uzun gazel) denir. Uyak düzeni "aa, ba, ca, da, ..."biçimindedir. İlk beyitine "matla", ikinci beyitine "hüsn-i matla"; son beyitine "makta", ondan bir öncekine de "hüsn-i makta" denir. Matla beyitlerindeki mısralardan biri gazel içinde tekrarlanmışsa redd-i matla; matladan başka bir beytin mısraı tekrarlanmışsa redd-i mısra denir. En güzel beyitine "beyt-ül gazel" ya da şah beyit denir. Şairin adı veya mahlasının geçtiği beyte mahlas beyti ya da tahallüs denir; şairin adı genellikle son beyitte geçer. Şairler mahlaslarını gerçek anlamını çağrıştıracak biçimde kullandıklarında hüsn-ü tahallüs denir. Gazellerde genellikle her beyit farklı konudan söz eder. Konu birliği yoktur. Konu birliği görülen gazellere "yek-ahenk gazel" denir. Bütün beyitleri aynı güzellikte olan gazellere "yek-avaz gazel" denir. Dize ortalarında iç uyaklı olan ve dörtlük haline getirilebilen gazellere "musammat gazel" denir. Bütün mısraları aynı kafiyede olanlara müselsel gazel, Mahlas beytinden sonra birkaç beytin daha bulunduğu gazellere gazel-i müzeyyel denir. Bu tür gazellerde zeyl(ek)in konusu övgüdür. Bir gazelde Arapça, farsça mısralar varsa mülemma gazel denir. İki şairin yazdığı gazellere gazel-i müşterek, karşılıklı konuşma biçiminde (dedim, dedi sözleriyle başlayarak) yazılan gazellere müraca’a şiiri denir. Âşk, şarap, ayrılık, hasret, zamandan yakınma, felsefi - didaktik düşünceler, din ve tasavvuf gibi konular bu nazım biçimiyle ele alınır. İşledikleri konulara göre gazeller şöyle gruplandırılır: Âşıkane gazel: Aşkın verdiği mutluluk ya da acıyı dile getiren gazellerdir. Rindâne gazel: Dünya zevklerinden söz eden gazellerdir. Şûhane gazel: Sevgilinin güzelliğinden ve ona duyulan arzudan bahseden gazellerdir. Sûfiyane(Ârifane) gazel: Tasavvufi düşüncenin hakim olduğu gazellerdir. Hikemi(hakimane) gazel: Felsefi konuların işlendiği gazellerdir. Gazel, divan edebiyatının en çok kullanılan nazım biçimidir. Halk edebiyatında da gazeller yazılmış, bunlar kullanılan aruz kalıbına göre adlandırılmıştır. Divan :Aruzun fâ'ilâtün, fâ'ilâtün, fâ'ilâtün, fâ’ilün kalıbıyla yazılan şiirlerdir. Semai:Aruzun mefâ'îlün, mefâ'îlün, mefâ'îlün, mefâ'îlün, kalıbındaki şiirlerdir. Selis:Aruzun fe'ilâtün, fe'ilâtün, fe'ilâtün, fe'ilün) kalıbıyla yazılan şiirlerdir. Kalenderi:Aruzun mef’ûlü, mefâ'îlü, mefâ'îlü, fe'ûlün kalıbıyla yazılan şiirlerdir. Satranç: Aruzun müfte'’îlün, müfte’îlün, müfte'îlün, müfte'îlün kalıbıyla ve musammat gazel biçiminde yazılan şiirlere Satranç denir. Mısraların kafiyeli parçaları alt alta dizilirse dörtlüklerden oluşan bir biçim ortaya çıkar. KASİDE:İlk beyti musarra, diğer beyitlerin ilk mısraları serbest, ikinci mısraları birinci beyitle uyaklı, bütün mısraları aynı vezinle söylenmiş, en az 15 beyit uzunluğundaki nazım biçimidir. Arap edebiyatında doğmuştur. Dini konulu olanlar dışında ve devlet büyüklerini övmek ve karşılığında Memduh(övülen kişi)tan caize almak amacıyla yazılmıştır. Uzunluğunun alt sınırı 15 beyit olsa da genellikle 31- 99 beyit arasında değişir. 99 beyitten fazla olan kasideler de vardır. Uyak düzeni gazele benzer: "aa / ba / ca / da /ea" Gazelde olduğu gibi ilk beyte "matla", KARACAN AKADEMİ SULTAN UĞURLU matladan sonraki beyte hüsni matla, son beyte "makta", maktadan önceki beyte hüsni makta, en güzel beyte "beytü’l-kasid", şairin adı veya mahlasının geçtiği beyte "taç beyit" denir. Kasidede zaman zaman, ahengi arttırmak için tecdid-i matla(matla tekrarı)yla kafiye yenilenir. Kasidede şairler mattlanın bir mısraını şiirin herhangi bir yerinde tekrar ederler. Bu tekrara redd-i matla denir. Ahengi arttırmak için musammat (iç uyaklı)kasideler de yazılmıştır. Kasidenin Bölümleri. Nesib - Teşbib: Burada aşk konusu işlenmişse nesib, başka bir konu işlenmişse teşbib adını alır. Kasideler bu bölümde işlenen konuya göre de adlandırılır. Kasidenin edebi değeri yüksek bölümlerinden biridir. Girizgâh: Asıl konuya geçiş haber verilir. Bir veya iki beyittir. Tam bir bölüm olarak değerlendirilmeyebilir. Methiye(maksad,Maksûd): asıl konunun anlatıldığı bölümdür. Kasidenin sunulacağı kişi övülür. Beyit sayısı konu veya şaire göre değişir. Kasidenin en sanatları beyitleri bu bölümdedir. Abartılı bir anlatımla efsanevi kahramanlara göndermeler yapılır. Tegazzül: Kasidenin ölçüsüne uygun olarak arada söylenen gazeldir. Bazen kasidenin başında veya sonunda olabilir. Her kasidede bu bölüm olmayabilir. Fahriye: Şairin kendini övdüğü bölümdür. İçerik yönünden medhiyeye benzer. Dua: Bu bölümde kasidenin sunulduğu kişiye sağlık ve zenginlik dilenir. Kasideler, konularına, rediflerine, revi(kafiyenin son harfi)lerine göre adlandırılabilir. Konularına Göre: Tevhid: Allah'ın birliğini, varlığını anlatan kasidelerdir. Münacaat: Allah'a yakarışı dile getiren kasidelerdir. Naat: Peygamberi, Çar-Yar(4 halife)ı, hatta 12 İmam’ı öven kasidelerdir. Medhiye: Devrin önde gelen kişilerini; din ve devlet adamlarını öven kasidelerdir. Cülûsiyye: Padişahın tahta oturması münasebetiyle yazılan kasidelerdir. Medhiye ve hicviye konulu kasideler de vardır; ancak bu konular kasideden başka biçimlerde de kullanılmıştır. Memduhların ramazan, nevruz gibi özel günlerini kutlamak için yazılan kasidelere ramazaniyye, nevruziyye gibi adlar verilmiştir. Bunların dışında kasidelere, kasidenin nesib bölümünde bahar tasviri yapılmışsa bahariye, kış tasviri yapılmışsa şitâiyye, yaz tasviri yapılmışsa temmuziyye, sonbahar tasviri yapılmışsa hazaniyye, atların tasviri yapılmışsa rahşiyye, bayram tasviri yapılmışsa ıydiyye , sünbül çiçeğinin tasviri yapılmışsa sünbüliyye gibi adlar verilir. Rediflerine Göre: Ahmed Paşa’nın Güneş ve Kerem kasideleri, Fuzuli’nin Su kasidesi rediflerine göre adlandırılmıştır. Hançer, Tiğ, Gül gibi rediflerine göre adlandırılmış ünlü kasideler vardır. Kafiyelerine Göre:Kafiyelerinin revi harflerine göre adlandırılmıştır. Bir kaside r harfiyle bitiyorsa kaside-i râ’iyye, mim harfiyle bitiyorsa kaside-i mimiyye, nun harfiyle bitiyorsa kaside-i nuniyye adını almıştır. Kaside şairlerinin içinde Nef’i’nin ayrı bir yeri vardır. Özellikle fahriyelerdeki başarısını aşabilen şair olmamıştır. Nedim, kasidelerin nesib bölümüne canlılık getirmiş, Tanzimat Döneminde ise içerik tamamen değişmiştir. MÜSTEZAT Gazelin her dizesine, kullanılan ölçüye uymak koşuluyla bir kısa dize eklenerek oluşturulan nazım biçimidir. Kısa dizelere "ziyade" adı verilir. Kısa mısralar çıkarıldığında şiirin anlamı bozulmaz. Uzun dizeler kendi aralannda, kısa dizeler de kendi aralarında uyaklanır. Ziyadeleri ya da uzun mısraları takrarlananlara mütekerrir müstezad, kısaları uzunlardan önce söylenen müstezadlara müdevver müstezad denir. Müstezadlar en çok “ mef’ûlü, mefâ’îlü, mefâ’îlü, fe’ûlün kalıbıyla yazılmıştır. Ziyadelerde kalıbın ilk ve son tef’ilesi kullanılır. Anadolu’da ilk müstezad şairi Seyyid Nesimi(14.yy) dir. Servet-i fünun şairleri bu nazım biçiminde bazı değişiklikler yaparak serbest müstezad denen yeni bir nazım şekli geliştirmişlerdir. Müstezad, halk edebiyatında da yedekli, ayaklı adlarıyla çok kullanılmış bir nazım biçimidir. KIT'A: Matla ve mahlas beyti olmayan gazel gibidir. Genellikle iki beyit olarak yazılmıştır. Ancak 30 beyte kadar çıkan kıt’alar da vardır. İki beyitten uzun olan kıt’alara kıt’a-yı kebire(uzun kıt’a) denir. Çeşitli olaylara tarih düşürmede bu nazım biçimi kullanılmıştır. Her konu işlenebilir. Konu birliği vardır. Uyak düzeni xa/xa/xa şeklindedir. NAZIM: Kıt’aya benzer, ilk beyit musarradır. aa/xa uyaklıdır. Mahlas beyti olmayan gazel gibidir. 2-15 beyit arasındadır. 2 beyitten fazla nazımlar da çeşitli olaylara tarih düşürmede kullanılmıştır. Övgü ve yergide de kullanılmıştır. KARACAN AKADEMİ SULTAN UĞURLU MESNEVİ:Beyit sayısı sınırlı olmayan, her beyti kendi içinde kafiyeli olan (aa/bb/cc) nazım biçimidir. Uzun aşk hikayeleri, destani konular, dini tasavvufi eserler manzum sözlükler bu nazım biçimiyle yazılmıştır. Aruzun kısa kalıplarıyla yazılmıştır. Aynı şairin yazdığı 5 mesneviye hamse denir. İran edebiyatında ilk hamse sahibi şair; Genceli Nizami’dir. Mesnevilerde asıl konuya doğrudan girilmez. Mesnevilerde üç ana bölüm vardır: Giriş, konunun işlendiği bölüm ve bitiş. Bu ana bölümler de şu alt bölümlerden oluşur. A- Giriş Bölümü, Dibace (ön söz): Bu bölümde sırasıyla şu konular ele elınır. Tevhid: Allah'ın birliğinin anlatılır. Münacaat: Allah'a yapılan yalvarış ve yakarışların dile getirildiği bölüm. Naat: Hz. Muhammed'in övüldüğü bölüm. Miraciye: Hz. Muhammed'in göğe yükselerek Tanrı’yla görüşmesi anlatılır. Mucizat-ı nebevî: Nebi(Peygamber)ye ait mucizeler anlatılır. Medh-i Çehar-Yâr-ı Güzin: Dört halifenin övülür. Eserin sunulucaği kişiye övgü Sebeb-i nazm-ı kitab(sebeb-i te’lif): Eserin yazılış sebebi B- Konunun İşlendiği Bölüm Âğaz-ı destan, ağâz-ı kitab, ağaz-ı kıssa gibi Farsça ya da "Leyla ile Mecnun" mesnevisinde olduğu gibi Türkçe alt başlıklarla asıl konu işlenir. Hikaye anlatılır. Şairler genellikle konuyu monotonluktan kurtarmak için uygun yerlerde kahramanlarının ağzından "gazel ve musammat"lara yer vermişlerdir. C- Bitiş Bölümü Genellikle "Hatime" başlığı altında ele alınan bu bölümde mesnevinin bittiği anlatılır. Hatime bölümünde duaya da yer verilebilir. B) DÖRTLÜKLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ RUBAİ:İran (Fars) edebiyatından alınmış, tek dörtlükten oluşan bir nazım biçimidir. Kendine özgü aruz kalıplarıyla yazılır. Genellikle felsefi konular, öğüt, aşk, şarap, din, tasavvuf konulan işlenir. Uyak düzeni "aaxa" biçimindedir. Ancak xaxa ve aaaa uyaklı olanlar da vardır. aaaa uyaklı olanlara terane veya rubai-i musarra denir. Genellikle mahlas kullanılmaz. En büyük ustası Ömer Hayyam'dır. Azmîzâde Haleti, sadece rubai yazan tek şair olarak bilinir. Türk edebiyatında en önemli rubai şairi, Yahya Kemal Beyatlı’dır. Rubaiyi diğer nazım şekillerinden ayıran ana özelliği kullanılan aruz kalıbıdır. Ahreb ve ahrem denen iki grup vezinle yazılır. Kısa kalıplardır bunlar. Ahreb kalıpları; mef’ûlü ile başlar, 12 tanedir. Ahrem kalıpları; mef’ûlün ile başlar, 12 tanedir. Türk şairleri Türkçeye daha uygun olduğundan (kapalı hece fazla) ahreb kalıplarını daha çok kullanmışlardır. TUYUĞ:Divan şiirine Türk şairlerin kattığı bir nazım biçimdir. Tek dörtlükten oluşur, uyak düzeni maniye ve rubaiye benzer (aaxa). Rubaide olduğu gibi xaxa veya aaaa olanları da vardır. Halk şairlerinin fehleviyyat denen bestelenmiş rubailerden etkilenmesiyle ortaya çıkmıştır. Konu sınırlaması yoktur, rubaideki konular tuyuğda da vardır. En çok aşk, aşk acısı, şarap konu edilir. Mahlas kullanılmaz. Aruzun sadece "fâilâtün / fâilâtün / fâilün" kalıbıyla yazılır. Rubaiden vezin ve cinas yönüyle ayrılır. Bu tür, Azeri ve Çağatay edebiyatında yaygındır. Edebiyatımızda en çok tuyuğ yazmış şair Kadı Burhanettin'dir. Diğer önemli tuyuğ şairi Nesimi’dir. C) BENTLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ: En az 3 mısradan oluşan nazım biçimlerine bend denir. Bunlara genel olarak musammatlar adı verilir. Buradaki musammat kavramıyla musammat gazel ve kaside farklı kavramlardır. Bu nazım biçimlerinin ortak özellikleri birden fazla benden oluşmaları, bütün bendlerin aynı vezinle yazılmasıdır. Her nazım biçiminin bendlerindeki mısra sayısı birbirine eşittir. Mıusammatlar hemen her konuda yazılabilir. Bu nazım biçimlerinde bendlerde anlam bütünlüğü, şiirin tamamında da konu bütünlüğü olması gerekir. Terkib-i bend ve terci-i bend bazı özellikleriyle diğer musammatlardan ayrılır, farklı bir grup olıuştururlar. a)1. Grup musamamatlar: 1. Müselles: Her bendi üçer mısradan oluşan nazım biçiminin adıdır. aaa/bba/cca biçiminde uyaklıdır. Birinci bendin son mısrası diğer bendlerin sonunda aynen tekrarlanırsa müsellesi mütekerrir, tekrarlanmazsa miselles-i müzdevic denir. Uyak düzeninde tekraralanan mısaralar büyük harfle gösterilir. aaA/bbA/ccA gibi. KARACAN AKADEMİ SULTAN UĞURLU 2. Murabba: Her bendi dört mısradan oluşan nazım biçimidir. Edebiyatımızda çok kullanılmıştır. Bunun nedeni, halk edebiyatındaki koşmaya benzer olmasıdır. aaaa/bbba/ccca biçiminde uyaklıdır. Birinci bendin son mısrası diğer bendlerin sonunda aynen tekrarlanırsa murabba-ı mütekerrir, tekrarlanmazsa murabba-ı müzdevic denir. Uyak düzeninde tekraralanan mısaralar büyük harfle gösterilir. aaaA/bbbA/cccA gibi. Terbi:Bir gazelin her beytinin üstüne ikişer mısra ekelenerek oluşturulan, dört mısralık bendlerden oluşan nazım biçimidir. Terbilerde 3. Ve 4. mısralar gazele, 1. Ve 2. Mısralar terbi yapan şaire aittir. Ekleme mısralara zamime denir. Uyak düzeni murabba gibidir. Ekleme mısralar gazelin beyitrlerinde iki mısra arasında olursa buna terbi-i mutarraf denir. Yapılan işleme de taştir denir. Böyle terbilerde 1. Ve 4. mısralar gazele; 2. ve 3. mısralar terbi yapan şaire aittir. Bu nazım biçiminin son beytinde hem gazeli yazan şairin, hem de terbi yapan şairin mahlası bulunur. Şarkı: Bestelenmeye uygun olarak yazılmış murabbalardır. Murabba şarkılarda 3. mısraya miyan, her bendin sonunda tekrarlanan mısraya da nakarat denir. Uyak düzeni genelde abab (aaaa) / cccb / dddb... biçimindedir. Türk edebiyatında ilk şarkı örneklerine 17. yy.da Naili Kadim divaında rastlanır. Bu tarzın en büyük temsilcisi, Nedim’dir. Son dönemde ise bu tarzın temsilcisi Yayha Kemal’dir. 3. Muhammes: Beşer dizelik bentlerden oluşan bir nazım biçimidir. Uyak düzeni "aaaaa / bbbba / cccca..." veya "aaaaa / bbbaa / cccaa..." şeklindedir. Birinci bendin son ya da son iki mısrası diğer bendlerin sonunda aynen tekrarlanırsa muhammes-i mütekerrir, tekrarlanmazsa muhammes-i müzdevic denir. Tahmis: Bir gazelin ya da kasidenin her beytinin başına üçer mısra ilave edilerek oluşturulan nazım biçimidir. Uyak düzeni "aaaAA/bbbBA/cccCA..." şeklindedir. Tahmisin bir de bir gazelin ya da kasidenin her beytinde iki mısra arasına üçer dize eklenerek yapılan biçimi vardır. Buna tahmis-i mutarraf, yapılan işleme de taştir denir. Tardiyye: Muhammesten farkı, aruzun mef’ûlü/mefâ’ilün/fe’ûlün kalıbıyla yazılmasıdır. İlk bend dışında kafiye düzeni muhammes gibidir. Tard-u rekb adı da verilen tardiyeler mesnevilerde ara söz olarak kullanılmıştır. 4. Müseddes: Bentleri altı mısradan oluşan nazım biçimidir. Mütekerrir ve müzdevic biçimleri vardır. Tesdis: Bir gazelin her beytinin üstüne dörder mısra ekelenerek oluşturulan, altı mısralık bendlerden oluşan nazım biçimidir. 5. Müsebba: Bentleri yedi mısradan oluşan nazım biçimidir. Mütekerrir ve müzdevic biçimleri vardır Tesbi: Bir gazelin her beytinin üstüne beşer mısra ekelenerek oluşturulan, yedi mısralık bendlerden oluşan nazım biçimidir. 6. Müsemmen: Bentleri sekiz mısradan oluşan nazım biçimidir. Mütekerrir ve müzdevic biçimleri vardır Tesmin: Bir gazelin her beytinin üstüne altışar mısra ekelenerek oluşturulan, sekiz mısralık bendlerden oluşan nazım biçimidir. 7. Mütessa: Bentleri dokuz mısradan oluşan nazım biçimidir. Tetsi: Bir gazelin her beytinin üstüne yedişer mısra ekelenerek oluşturulan, dokuz mısralık bendlerden oluşan nazım biçimidir. 8. Mu'aşşer: Bentleri on mısradan oluşan nazım biçimidir. Taşir: Bir gazelin her beytinin üstüne sekizer mısra ekelenerek oluşturulan, on mısralık bendlerden oluşan nazım biçimidir. b)2. Grup musamamatlar: 1. Terkib-i bent: Her bendinde 6-10 arası beyit bulunan, en az üç benden oluşan nazım biçimidir. Bendlere hane veya terkibhane, bendleri birleştiren beyitlere ise vasıta veya bendiyye denir. Bendlerin uyak düzeni gazel gibidir. Vasıta beyti ise bendlerden ve diğer vasıta beyitlerinden bağımsız olarak kendi içinde uyaklanır. Uyak düzeni, aa xa xa xa…tt/aa xa xa xa…ss biçimindedir. En ünlü terkib-i bend Ruhi Bağdadi’nin şiiridir. Bu şiir çok beğenilmiş ve birçok şair tarafından tanzir edilmiştir. Bu nazirelerden en ünlüsü Ziya paşa’nın yazdığıdır. 2. Terci-i bent: Her bendinde 6-10 arası beyit bulunan, en az üç benden oluşan nazım biçimidir. Diğer özellikleri terkib-i bend gibidir. Terkib-i bendde sürekli değişen vasıta beytinin terci-i bende hep aynı olmasıdır. Uyak düzeni, aa xa xa xa…ZZ/aa xa xa xa…ZZ biçimindedir. Ziya Paşa’nın terci-i bendi bu nazım biçiminin en başarılı örneklerindendir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder