19 Temmuz 2012 Perşembe

AÖF 1.SINIF ESKİ TÜRK EDEBİYATINDA ANLAM SANATLARI

ESKİ TÜRK EDEBİYATINDA ANLAM SANATLARI Bedinin asıl anlamı özgün bir şey oluşturmaktır. Belâgat terimi olarak bedî; sözü lafız ve mana yönlerinden güzelleştiren usul ve maharetler (muhissinat) demektir.Bu usul ve maharetler, edebi sanatlardır. Edebi sanatlar ikiye ayrılır. 1.Sanayı’-ı lafzıyye(söz sanatları) 2. Sanayı’-ı ma’neviyye(anlam sanatları) Anlam sanatları; Sözcükler arasındaki çeşitli anlam ilgilerine dayana sanatlardır. A)ANLAM YAKINLIĞINA DAYANA SANATLAR: Tenâsüp (mürâ’at-i nazir, Tevfik, teflik, mütenâsip):Aralarında tezat dışında bir ilgi bulunan iki ya da daha çok sözcüğü aynı ibarede kullanmaktır. Gül, bülbül, gülistan (gül bahçesi) sözcüklerinin aynı beyitte kullanılması gibi. İhâm-ı tenâsüp: İki anlamı olan bir sözcüğün cümlede kastedilmeyen anlamıyla aralarında tenasüp bulunan diğer sözcüklerle arasında tezat dışında bir ilişki bulunmasıdır. “Titrerdi o bûsenle açan gonca gülünce” Leff ü Neşr(ettayny ve’n- neşr, et-tertib):Bir ibarede önce bazı unsurları söylemek (leff-toplama) sonra da bunların her biriyle ilgili başka unsurları sıralamak(neşr-yayma) tır. Bu snat ikiye ayrılır. a)Mürettep(düzenli) leff ü neşr:İlk sırada söylenenlere ait unsurların aynı sırada söylenmesidir. “Sakın bir söz söyleme, yüzüme bakma sakın Sesini duyan olur, sana göz koyan olur” b) Gayr-ı Mürettep(düzensiz) leff ü neşr(müşevveş leff ü neşr): Sıralamanın düzensiz olduğu durumdur. B)ANLAM KARŞITLIĞINA DAYANAN SANATLAR: Tezâd(mutabakat, tıbak, tatbik, mütezad): Karşıt anlamlı sözcükleri bir ibarede toplamaktır. Siyah-beyaz, bilmek-bilmemek, baba-oğul gibi. Tezadı oluşturan sözcükler isim ya da fiil olabilir. Fiiller arsındaki tezad ikiye ayrılır. a)Tıbak-ı icab: Olumlu fiiller arasındaki tezattır. Ağladı-güldü gibi. b) Tıbak-ı selb: Aynı fiilin olumlu ve olumsuzuyla yapılan tezattır. Ağladı- ağlamadı gibi. Mecaz anlamlar arasında da tezat olabilir. “Cinayeti kör bir balıkçı gördü.” İhâm-ı tezad: İki anlamı olan bir sözcüğün cümlede kastedilmeyen anlamıyla başka bir sözcük arasında tezat bulunmasıdır. “Ağlar büllül gül gidince” C)DİĞER ANLAM SANATLARI: Mukâbele:Bir ibarede iki ya da daha fazla sözcüğü söyledikten sonra aynı sırayla bunların yakın anlamını ya da karşıtını(mukabil) söylemektir. “Zahirim ma’mur idersem batınım viran”(dışımı bayındır yapsam da içim yıkık) Cem-Tefrik –Taksim: İki ya da ikiden fazla anlamı bir hüküm altında toplamaya cem; İki şey cem edildikten sonra farklarını belirtmeye (tefrik etmeye) cem ma’a’t tefrik; Cemden sonra cemi oluşturan şeylerin özelliklerini söylemeye cem ma’a’t-taksim denir. Cemden sonra tefrik, tefrikten sonra da taksim yapılırsa buna da cem ma’a’t-taksim ve tefrik denir. Tefrik: Birbirinin aynı olan ya da aynı olduğu kabul edilen iki şeyin farkını söylmektir. Tefrikte her zaman karşılaştırma vardır. Taksim: Bir ibarede birden fazla unsuru andıktan sonra bunlara ait özellikleri ve bu özelliklerin her birinin hangisine ait olduğunu söylemektir. Leff ü neşre benzer. Farkı taksimde özelliklerin neye ait olduğunun söylenmesidir. Leff ü neşrde özelliklerin neye ait olduğu söylenmez. “Saçı yanağ üstinde kim vardur Birisi bulut biri gülzardur” Tansikü’s sıfat(=sürekli niteleme): Bir şahsı ya da nesneyi art arda sıralanan sıfatlarla nitemektir. Bu sanatta beyitte cümle tammalanmalıdır. “Karadutum, çatalkaram, çingenem…” Rücû: Söylenne sözden bir nükteye dayalı olarak dönmektir. “Makber, mekber değil bir türbe” Tecrid: İnsan olmayan bir varlığa insanmış gibi hitap etmektir. Şair kendine veya gönlüne de hitap edebilir. Aynı zamanda bir teşbih veya kapalı istiaredir. İltifat: Manzum ya da mensur bir sözü şahıs kiplerinden biriyle ifade ederken başka bir şahıs kipine çevirmektir. Tevriye(ihâm-ı tahyil):İki anlamlı bir sözün akla hemen gelen yakın anlamını değil, uzak anlamını kastetmek-tir. İki anlamı da gerçek ya da biri gerçek biri mecaz olabilir.İpucu verilmeden de tevriye yapılabilir. Ancak ipucu verilirse şöyle gruplandırılır: a)Mücerred tevriye: Yakın anlamla ilgili ipucu verilir. b)Müreşşah tevriye:Uzak anlamla ilgili ipucu verilir. c)Mübeyyen tevriye:İki anlamla ilgili ipucu verilir. Tevcih(muhtemilü’z zıddeyn, zü’l vecheyn): özü hem olumlu hem olumsuz anlama gelecek şekilde söylemektir. İki anlam da düşünülebilir.Sıavda kötü not aşan bir öğrenciye:”Eminim, elinden geleni yapmışsındır.” demek gibi. İstihdam: İki şekilde yapılır. a)İki anlamı olan bir sözün bir anlamı kendi sözcüğüyle, diğer anlamını zamiriyle ifade etmektir. “Ayağa düş dilersen başa çıkmak Anınla(onunla-ayak’kadeh’le) başa çıkdı cam-ı sahba” b)İki anlamı olan bir sözün her iki anlamının da aynı ibaredeki iki farklı sözle ilişkilendirilmesidir. “Bahar irdi açıldı sevdiğim hem fasl-ı dey hem gül” Açıldı sözüyle hem gülün açılması hem de kış mevsiminin (fasl-ı dey) uzaklaşması anlatılmıştır. Müşakale:Bie sözü ikinci defa hem ilk kullanıldığı anlam dışında hem de gerçek anlamı dışında kullanmaktır. “Başkasına öğüt verirken kendim gönül verdim.” Mübâlağa: Bir durumu gerçekleşmesi zor veya imkansız derecede abartmaktır. Bu sanatın makbul olan ve olmayanı vardır. Makbul olup olmaması zevk-i selime (İnsanın doğuştan sahip olduğu güzeli çirkinden ayırma yeteneği) bırakılır. 1.Tebliğ:Abartılan durumun geçmişte olmuş ya da aklın kabul edebileceği bir durum olmasıdır. 2.İğrak:Abartılan durumun geçmişte hiç görülmemiş olması; fakat bunun gerçekleşmesinin aklen mümkün olmasıdır. 3.Gulüvv:Abartılan durumun gerçekleşmemiş ve gerçekleşmesi imkansız olmasıdır. İdmac(müzâ’afe): Bir amacı anlatan söze bir başka anlam daha ilave etmektir. İlave anlamı ilk anlamla olumluluk olumsuzluk bakımından uyumlu olur. Bu anlamlardan biri asıl maksattır ve açık(sarih)tir. Diğeri önemsenmez(zımni). Birleşik cümlelerin birçoğu idmacdır. Haşv-i melih ve haşv-i mütevassıt örnekleri idmaca girer. İstidrad(hüsnü’l huruc): Ara sözdür.İdmacla ilgilidir. Asıl söylenmek istenen anlam tamamlanmadan ikinci anlam söylenir. Tekrar asıl anlama dönülür. Cihan yıkılsa-emin ol- bu cephe sarsılmaz. Tecaül-ü Arif:Bir anlam inceliği yaratmak ya da nükte yapmak için şairin, çok iyi bildiği bir şeyi bilmiyor görünmesidir. ”Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?” İstihfam: Cevap beklemeden soru sormaktır. Tecaül-ü Arif genellikle istifhamla yapılır. Hüsn-ü ta’lil(güzel neden bulma): Herhangi bir olayı gerçek nedeninin dışında daha güzel ve hayali bir nedene bağlayarak açıklama sanatıdır. Var olan gerçekleşmiş bir duruma sebep bulma ya da var kabul edilen hayali bir duruma sebep bulma olarak yapılabilir. Gösterilen sebebe kuşku duyulduğunu gösteren “güya, sanki, acep” gibi sözcükler varsa şibh-i hüsn-i ta’lile(hüsn-i ta’lile benzer) dönüştürür. "Sen gittin yaslara büründü cihan Soluyor dallarda gül dertli dertli” Te’kîdü’l-medh bimâ yüşbihü’z-zemm:Yeriyor gibi görünüp övgüyü pekiştirmedir. “İngilizce biliyor; ama Fransızcası İngilizcesinden daha iyidir.” Te’kîdü’z-zemm bimâ yüşbihü’l-medh: Övüyor gibi görünüp yergiyi pekiştirmedir. “Yabancı dil bilmiyor; fakat anadilini hiç bilmiyor.” Not: Bu iki sanatta da kinayeli ifade vardır. Mezheb-i kelâmi(ihticâc): Bir tür temsili teşbihtir. Kelam bilginlerinin ispat yöntemini hatırlatır.Bir düşünce söylendikten sonra bunu kanıtlamak için bir örnek verilir Her mezheb-i kelâmi bir temsili teşbihtir. Ama her temsili teşbih mezheb-i kelami değildir. Ortaya konan düşünce müşebbeh, gösterilen kanıt ya da örnek de müşebbehün bihtir. Tekrir:Bir ibarede kelimelerin aynı anlamda tekrarıdır. Tekrir hem söz hem anlam ya da yalnız anlam tekrarıyla yapılmış olabilir. Bu nedenle hem anlam hem de söz sanatıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder