19 Temmuz 2012 Perşembe

AÖF TDE 2. SINIF 8-13.YÜZYILLAR TÜRK EDEBİYATI 1. ÜNİTE

GÖKTÜR DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI GÖKTÜRKLERİN KISA TARİHİ: Tarihte Türk adıyla kurulan ilk türk devleti olan göktürk kağanlığı kuruluşları (552)nı takiben doğu ve Batı olarak ikiye ayrılmışlardır. Doğudaki kağanlık 630’da batıdaki kağanlıksa 659’da Çin egemenliğine girmiştir. Çin egemenliğindeki Türkler çeşitli ayaklanmalara girişmişler ancak başarılı olamamışlardır. Daha sonraki bir ayaklanmada başarılı olan Türkler bağımsızlığını kazanan Türkler 682’den 7442e kadar geniş bir bölgeye seferler düzenlemiş ve bu bölgeleri egemenlikleri altına almışlardır. Çin’e karşı isyanı başarıya ulaştıran Kutlug, ülkeyi halkı derleyen diye çevirilebilen el(ülke, halk) ter-iş( derme, toplama) unvanını almıştır. Kutlug Kağanın oğulları Kül Tigin ve Bilge Kagan’dır. Kül Tigin’in bir baskın sırasında ölmesi, ağabeyi Bilge Kağan’ı çok üzer ve Bilge Kağan kardeşinin anısına Orhun yazıtlarını hazırlatır ve diktirir. TÜRK EDEBİYATININ EN ESKİ ÖRNEKLERİ:Türklere ait bilinen en eski verim çin kaynaklarında yer alan bir beyittir. ”Süke talıkan/bokukgı tutan” ( Orduyu gönder, Bokuk’u yakalat) Bu beyit 4. Yüzyıla aittir. Türklerden kalma 2. Kayıt, bugün moğolistanda saklanmakta olan ve Bugut yazıtı adıyla bilinen, bir kısmı Hintçe, bir kısmı Soğdça olan yazıttır. İlk Türk kağanlığına ait olan bu metinde dnemin kağanı Bumin Kağan adı çok net tesbit edilir. Türklerin İslamiyet öncesi hayatı, tarihi, edebi ürünleri söz konusu olduğunda akla ilk gelen Göktürkler ve Uygurlardan günümüze ulaşan yazıtlar ve kağıda yazılı metinlerdir. Göktürk Dönemi Türk Edebiyatı: Orhon yazıtları özel olarak Kül tigin ve Bilge kağan; genel olarak da Tonyukuk ve diğer yazıtların hepsini kapsar. Kül Tigin Yazıtı:Türklerden kalma bu en eski yazıtlar başta Kül Tigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk adıyla anılan yazıtlardır. Kül Tigin yazıtı bir yüzü Çince, diğer üç yüzü Türkçe olmak üzere 4 metreye yakın yüksekliği olan bir tür mermer taşa yazılmıştır. Anıtın geniş yüzünde(doğu) 40, dar yüzlerinde (kuzey ve güney) 13’er satır yazı vardır. Bilge Kağan yazıtı: Bu yazıt içerik olarak Kül Tigin’e benzer. Bu Kül Tigin yazıtından birkaç santim daha yüksektir. Kül tigin yazıtından daha fazla tahrip olmuştur. Bu yazıtta da Çince yazılmış bir yüz vardır. Toplam 70 satırı aşan yazıtın Kül Tigin yazıtından sonra dikildiği tahmin edilmektedir. Tonyukuk yazıtı: Bu yazıt iki ayrı taştan oluşur. Her iki taşın toplamı 62 satırdır. Tonyukuk Göktürk devletinin kurucuları arasında yer alır. Türkler Çin’e bağımlı iken dünyaya gelmiş, devletin kuruluşunda ve kağan seçiminde önemli bir rol almış, kağanlara danışmanlık etmiştir. Yenisey Yazıtları: Sibirya’nın güney bölgesinde yer alan ve sayıları 200’e yaklaşan çeşitli yazıtlar vardır. Üslup ve imla açısından Moğolistandaki yazıtlardan farklılık gösteren bu yazıtlar çok kısadır. I.Altın Köl ve II.Altın Köl yazıtları bunlardan bazılarıdır. Eski Türk Yazıtlarına Göre Türklerde Takvim Sistemi: Eski Türk yazıtlarına göre Türklerin kullandığı takvim sistemi, günümüzde yaygın olarak Çin, Kore Japonya ve Vietnam kültür çevrelerinde geleneksel olarak kullanılan takvim sistemidir. Bu sistem 12 hayvanın adıyla anılan, 60 yıllık dilimlere dağılan bir sistemdir. Bu takvime göre her yıl bir hayvanın adıyla anılır. 1. Sıçgan veya küskü (sıçan) 2. Ud (sığır) 3. Bars (kaplan) 4. Tavışgan (tavşan) 5. Ulu veya lu( ejderha) 6. Yılan (yılan) 7. Yunt(at) 8. Koyn (koyun) 9. Beçin (maymun) 10. Takıgu (tavuk) 11. İt (köpek) 12. Lagzın( domuz) Eski Türklerde biri ilkbaharda veya yazın ölürse, onu gömmek için sonbahar beklenir. Sonbaharda veya kışın ölürse ilkbahar beklenir. Eski Türk Yazıtlarına Göre Türklerde Sayı Sistemi: Bu sistemde ondalık sayılarda 10’un üzeri bir fazla söylenir. 30 veya 40’tan sonra ise artukı (artığı, fazlası) kullanılır. Yedi yirmi= 17 Beş otuz= 25 Altı yirmi= 16 gibi Kırk artukı yedi=47 Otuz artukı iki=32 Bu üç yazıt (Kül Tigin, Bilge kağan ve Tonyukuk) dışında eski Türk yazısıyla yazılmış başka yazıtlar da vardır. Bunlardaki dil ve üslup üç büyük yazıttaki dil ve üslupla aynıdır. Üslubu farklı olan daha kısa nitelikte yazıtlar da vardır. Yenisey yazıtları denilen bu yazıtlar kayalara yazılmıştır. Bunlardan başka Kırgızistan’da Talas yazıtları olarak anılan kısa cümleli birkaç yazıt vardır. Eski Türk yazısıyla sadece taşlara değil kitaplara da yazılmıştır. Bunlardan en hacimli olanı Fal kitabı olan “Irk Bitig” dir. Bunlar Uygur edebiyatına aittir. Eski Türk yazıtlarının Edebi Değeri: Bu konudaki değerlendirmeler Talat Tekin ve Doğan Aksan’a aittir. Yazıtlarda kulanılan etkili anlatımı ve deyişi sağlayan öğeler şunlardır: 1. İkilemeler: asçık toksık(açlık tokluk), yok çıgay(yok yoksul), kün kül(kul köle),.. 2. Koşutluk (paralellik): Körür közüm körmez teg/bilir biligim bilmez teg 3. Deyimler:içre aşsız taşra tonsuz(içi aşsız dışı giysisiz=karnı aç sırtı çıplak) 4. Atasözleri: Yuyka erkli topulgalı uçuz ermiş (Yufka (ince)iken delmek kolaymış) 5. Edebi sanatlar: En çok kullanılan sanat benzetmedir: kanım kagan süsi böri teg ermiş (babam hakanın askerleri kurt gibiymiş) Orhun yazıtları hakkında yapılan yayınlar: Eski Türk yazıtları ilk olarak W. Radloff tarafından almanca çevirisiyle yayımlandı. Daha sonra Thomsen bu yazıtların tam çevirisini yayımladı. Türkiye’de ilk popüler yayın ise M. Ergin’e aittir. En son bilimsel yayınları ise Talat Tekin yapmıştır. UYGUR DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI 1.ÜNİTE Uygurların Kısa Tarihi: Uygurlar 745’te Göktürkleri yıkarak devlet kurmuşlardır. Bu dönemde yerleşik hayata geçilmiş, kültür ve medeniyet oldukça gelişmiştir. Uygurlar kısa sürede büyük g,ç kazanmışlar, Çin’in başkentini ele geçirmişlerdir. 9. Yüzyılda Kırgızlar güçlenmiş ve 840’ta Uygur başkentini ele geçirmişler ve Uygur devleti yıkılmıştır. Eski Uygur Edebiyatı:Uygurca metinler, 840’ta Moğolistan’dan Haço, Tarım ve Turfan bölgeleirne göç eden Uygurların 13. yy. başlarına kadar bu bölgelerde ortaya koydukları Budist ve Maniheist çeviri edebiyatıdır.Hristiyanlık ve Budistlik ve Maniheistlikle tanışan uygurların birçoğu Soğdların etkisiyle Budist olmuştur. Budist Uygurlar, Budist edebiyatın önemli eserlerini kendi dillerine çevirmişlerdir. Budist edebiyat esas olarak Tripitaka (üç sepet) denen kitaplardan oluşmaktadır. Bu üç kitap ise Sütralar, Abhidharmalar ve Vinayalardır. Çeşitli anlatıların yer aldığı kitaplar ise Avdan ya da Çatik olarak anılır. Budist Uygur Edebiyatı: 1. Anlatılar, Masallar: Avdan ya da Çatik denen metinlerdir. Bütün bir kitap değil de değişik kitapların içinde yer alırlar. Bu masalların belli bir kalıbı vardır. Kalıp, bir öğrenci (titsi) hocasına soru sorar. Hocası öykü biçiminde cevap verir. Bu tür öyküler içinde Tibetçede iyi bilinen “Bilge ve Aptal” masalının bir bölümü Uygurcada Kalyanamkara ve Papamkara adıyla bilinir.tek başına bu tür öyküleri içeren kitapların başında (on edgü kılınçlıg yol) “On İyi Davranışın Yolu” adlı kitaptır. 2. Sütralar:Öğreti, yasa, kural kitabı anlamındadır. Uygurcada genellikle sudur denir. Uygurcaya çavrilen sütraların başında Altun Yaruk’tur. Diğer bir sütra ise “Doğru Öğretinin Nilüfer Çiçeği” anlamındadır. Budist edebiyatta olmayıp sonradan uyarlanıp, uydurulup eklenen Sütraların başında “Sekiz Yükmek” adıyla bilinen sütra gelir. Agama denen sütralardan uygurcada pek yoktur. Birçok yazması bulunan “Yitikensudur” ise R.R. Arat tarafından yaymlanmıştır. Bu Türkçe ilk astronomi metnidir. Sütralar ve çoğu budist metin öncelikle Buda’ya, öğretisine ve cemaatine saygı ile başlar. “ namo but namo dram namo san_”Budizmin kutsal sözleridir. Bütün Uygur metinleri bu sözlerle baslar. “3 erdni” (3 cevher) denir. Namo: egilme, saygı, hürmet but : Buda dram: akide, seriat, asli madde san: cemaat, topluluk “Budaya saygı, dini kurallara saygı, cemaate saygı” 3. Abhidharma Metinleri: Budizmin metafizik yönünü işleyen bu tür eserlerden olan Abhidharmakosasastra’nın Uygurcada tam bir çevirisi yoktur. Aslı Sanskritçe olan metin oldukça hacimlidir. 4. Vinayalar:”Kural, düzen, disiplin kitabı”demek olan vinayalar Uygurcada pek yoktur.İnsadi-Sütra adıyla yayımlanan metin vinayalara yakındır. 5. Tövbe Metinleri: Tövbe yoluyla günahlardan arınmayı anlatan metinlerdir. 6. Büyü Metinleri: Tibet Budizmine ait olup Tibetçeden çevrilen “Tantra” ile “Tibet’in Ölüler Kitabı” Uygurcaya çevrilen büyü metinlerindendir. Maniheist Uygur Edebiyatı: Uygur Kağanlığı, Tokuz Oguz adı verilen dokuz boydan oluşur. 795’e kadar Yağlakar Boyu’nun yönettiği kağanlıkta daha sonra hakim boyun değişmesiyle yönetimde kargaşa oluşmuştur. Uygurlar ve Çin hanedanlığı Tang arasında her zaman çok yakın bir ilişki olmuştur. Çin hükümeti Çin’de çıkan isyanları bastırmak için askeri açıdan güçlü olan Uygurlardan yardım almıştır. 762’de başka bir isyanı bastırmak için Bögü Kagan Uygur ordusunun başında bölgeye gider. Şehir kuşatılır. Bu kuşatma sırasında Bögü Kagan Maniheist rahiplerle tanışır. İsyan bastırıldıktan sonra Bögü Kagan Maniheizmi kabul eder ve Karabalgasun’a dört maniheist rahiple döner. Maniheizm tarihte ilk ve tek olarak Uygurlarca 762 yılında devlet dini olarak kabul edilmiştir. Turfan şehri yakınlarındaki Haço ve Bezeklik mağaralarında bulunan Maniheist Uygur metinlerinden günümüze bir “tövbe duası” ulaşmıştır. Maniheizmin kurucusu Mani resimle ilgilendiğinden Maniheist tapınaklar ve yazmalar resimlerle süslüdür. Hristiyan Uygurlara Ait Metinler: İpek Yolu bölgesinde Turfan vahasında yaşayan Uygurlardan bir kısmı Hristiyanlığı benimsemişlerdir. Soğd kökenli Uygur yazısıyla ve Süryani harfleriyle yazılan bu az sayıdaki metinlerden ilki Hz. İsa’nın çocukluğunda “Üç Büyücü/Kahin”le görüşmesini anlatmaktadır. Dindışı Uygur Edebiyatı: Bunlar gündelik yaşama ilişkin metinlerdir. “Uygur Hukuk Belgeleri” denen bu metinler; alım-satım belgeleri, kira sözleşmeleri, borç senetleri, evlat edinme, köle azadı, ipotek, vasiyet vb.dir. Bu metinlerin dili standart dilden farklıdır. Bu metinlerdeki bazı atasözlerinin bugün benzerleri vardır. Irk Bitig: Uygurlara ait olan ancak Uygur harfleriyle değil de runik harfli eski Türk yazısıyla(Göktürkçe) yazılmış olan Irk Bitig İpek Yolu üzerinde bulunmuş ve İngiltere’ye götürülmüştür. Çin kültürü etkisinde yazılmış bir öğüt kitabıdır. İlk kez W. Thomsen, son olarak da Talat Tekin yayımlamıştır. Eski Uygur Şiiri: Tarihi dönem Türk şiiri genellikle İslam öncesi ve İslam sonrası olarak ayrılmıştır. Ancak bu ayrım doğru değildir. Türkler 10. Yüzyılda İslamiyeti kitlesel olarak kabul etmiştir. Ancak İslamiyet dışındaki edebiyat bu tarihte kesilmemiştir. 13.-14. Yüzyıllara ait çeviri ya da orijinal Budist Uygur metinleri vardır. Esasen Kutadgu Bilig de bir Orta Asya şiiridir. Uygur şiiri üzerinde yapılan çalışmaların başında “Manichaica” ve Türkische Turfantexte gibi çalışmalar vardır. R. R. Arat’ın “Eski Türk Şiiri” adlı çalışması bir dil incelemesi, bir antoloji niteliğindedir. Şinasi Tekin Uygur edebiyatı üzerine incelemesinde ise Uygur şiirinin hece sayısı, aliterasyonlar, ses ve hece tekrarları üzerinde durmuştur.Uygur şiirinde görülen hece yinelemelerinin benzerleri günümüzde de kullanılmaktadır. “kara kara düşünmek”, yağmur yağmak” gibi. Peter Ziemme’nin çalışması ise Uygur edebiyatı konusundaki en ayrıntılı çalışmadır. Ziemme’ye göre Uygur şiirinin büyük çoğunluğu çeviridir. Bu durumda çevirmenler hem şiirin asıl metnindeki ölçüyü korumak hem de Uygur şiirinin yapısına uydurmak zorundadır. Eski Türk şiiri ile Sibirya Türk halklarının(Altay, Hakas, Şor, Tuva) şiir sistemi, aliterasyonları arasında benzerlikler vardır. Örn. Bir dörtlükte uyak her dizede değil de en az iki dizede vardır. 10-11. Yy.da Ortaasya’daki Müslüman Türkler aruz kullanmaya başlamışlarken aynı dönemdeki Budist Uygur metinleri hece ölçüsünü kullanmaya devam etmişlerdir. Ziemme çalışmasında Uygur şiirini beş bölümde incelemiştir. 1.bölümde Uygur şiirinin yapısını inceler. Budist metinler a) mensur b) manzum c) mensur- manzum karışık eserlerdir. Çoğunluğu karışıktır. Uygur şairleri çeviride anlamsal çeviriyi sanatkarane ifadenin önünde tutmuşlardır. 2. bölümde Budist şiirin içeriği ele alınmıştır. Buna göre Uygur şiirinin son dönemlerinde dindışı konular da vardır. 3.bölümde ise şairler, çevirmenler, müstensihler(kopya çıkaran, çoğaltan) ve şiirleri yazdıran hayır sahipleri ele alınır. 4. bölümde Uygur şiirindeki aliterasyon düzeni ve kullanımına yer ver verilmiştir. 5.bölümde şiirler biçim, dış görünüş, yazım vb. bakımlarından ele alınmıştır. Şiirdeki koşutluklar ve karşıtlıklara da yer verilmiştir. Uygur şiirinde dize sonu değil, dize başı uyak ve dize içi ses tekrarları önemsenmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder