19 Temmuz 2012 Perşembe

AÖF TDE 1.SINIF ESKİ TÜRK EDEBİYATI MÜŞTEREK MALZEMEYİ KULLANMAYA DAYALI SANATLAR VE BELÂGATE DAHİL EDİLEN HÜNERLER

MÜŞTEREK MALZEMEYİ KULLANMAYA DAYALI SANATLAR VE BELÂGATE DAHİL EDİLEN HÜNERLER Serikat-i şi’riyye(şiir hırsızlığı):Klasik edebiyatta; bir şairin, kendisinden önce söylenmiş bir düşünceyi ya da hayali aynı üslupla ifade etmesidir. Bu ahz ve serikat (alma ve çalma) olarak adlandırılır. Türkçe kaynaklar serikât-i şi’riyyeyi intihal olarak değerlendirmişlerdir.İntihal; bir eserden alıntı yapma ve bunu kendininmiş gibi göstermedir. Ancak intihal serikat-i şi’riyyenin bir en kötü derecesidir. Bunun bazı dereceleri edebi yetenek olarak değerlendirilir. Edebi yetenek olarak kabul edilme biçimini ilk olarak Kazvini’nin, “Telbis” adlı eserinde görülür. Kazvini bu nu bediye ek(mülhak) saymıştır. Kazvini, Telbis’te; serikat-i şi’riyyeyi ikiye ayırır. 1.Serikatin açık olduğu durumlar: Anlamın sözüyle birlikte alıntı yapılmasıdır. Üçe ayrılır: a)Söz ve anlamın hiçbir değişiklik yapılmadan alınmasıdır. Buna nesh ve intihal denir. b)Anlamın aynen alınıp sözde küçük değişiklikler yapılması. Buna mesh ya da iğare denir. c)Serikatin sözde değil anlamda olması.Buna selh ya da ilmam denir. Bu: 1.Yalnız anlam alınarak 2.Anlamın yanında şiirden çok az bir söz de alınarak 3. Anlamın tamamı değil , bir kısmı alınarak yapılabilir. 1.Serikatin açık olmadığı durumlar: Bu iki şiir arasında benzerlik olmasıdır. Bir şiirdeki anlam bir başka açıdan ele alınır ya da düşünce daha geniş bir açıdan ele alınma gibi yollarla yapılır. Daha sonra Türkçe belagat kitapları da Telbis’te olduğu gibi bu konu bediden sonra ele alınmıştır.Said Paşa, Mehmet Rifat, Süleyman bey konuyu böyle ele almıştır. Ahmet Cevdet Paşa Bedîden sonra ve tazmin içinde ele alır. Recaizade Mahmut Ekrem ise tevarüd (iki şairin birbirinden habersiz aynı şiiri söylemeleri) dolayısıyla ele alır. İktibas, telmih, tazmin ve akd ü hall(şiir olan bir sözün düzyazı; düzyazı olan bir sözün şiir biçiminde söylenmesidir)’in serikat içinde ele alınması; serikatin Muhassinat(güzellikler) kabul edilebileceğini gösterir. Nazire(cevap):Bir şairin başka bir şairin şiirini örnek alarak onunla aynı vezin ve kafiyede yazdığı şiirdir. Bu teknikle şiir yazmaya nazire söyleme, tanzir etme,cevap yazma gibi adlar verilmiştir. Nazire örnek alınan şiirle aynı düşünceler etrafında yazılır. Nakıza:Nazirede örnek alınan şiirin aksi yönde bir anlam ifade edildiğinde buna nakıza denir. MÜŞTEREK MALZEMEYİ KULLANMAYA DAYALI SANATLAR: İktibas: Manzum ya da mensur herhangi bir metinde bir ayetin ya da hadisin tamamını ya da bir kısmını alıntı yoluyla kullanmaktır. Hadislerden yapılan iktibaslara tenvir de denir. Zâlimlere bir gün dedirir kudret-i Mevlâ Tallâhi lekad âserekellâhü aleynâ Ziya Paşa (Allah’ın gücü kudreti zalimlere bir gün “Allah’a andolsun, hakikaten Allah seni bi¬ze üstün kılmış” dedirir.) Beytin ikinci mısraı Yusuf Suresi’nin 91. ayetinden alınmıştır. İrâd-ı mesel(İrsal-ı mesel):Bir önermeyi desteklemek ya da ispat etmek için bir darbı mesel ( atasözünü ya da hikmetli bir sözü) delil olarak kullanmaktır. Bu sanat çoğu zaman bir temsili teşbihtir. Bu teşbihte müşebbehün bih, ilk mısrada ileri sürülen düşünceyi desteklemek için kullanılır. Mezhebi kelamiye benzer. Mezhebi kelamide düşünceyi desteklemek için bir mantıksal önerme kanıt gösterilir. İrâdı meselde bir atasözü veya özdeyiş kanıt gösterilir. “Kirpikleri uzundur yârin hayâle sığmaz Meşhûr bir meseldir mızrak çuvala sığmaz” Hevâî Tazmin:Bir şairin başka bir şaire ait bir şiirden bir mısra, bir beyit ya da iki beyit kendi şiirine almasıdır. “İçimize kapandıkça gül/Bir gül açılmaz yüzün tek” Behçet Necatigil “Suya virsün bağban gülzarı zahmet çekmesün Bir gül açılmaz yüzün tek virse bin gülzara su” Fuzuli Telmih: Herkesin bildiği geçmiş önemli olaylara, meşhur kimselere, hikâyelere, efsanelere, inançlara, atasözlerine, ayet ve hadislere doğrudan doğruya değil, dolaylı olarak değinmek, işaret etmektir. “Tûtî-i mu’cize-gûyem ne desem lâf değil Çerh ile söyleşemem âyînesi sâf değil Nef’î (Mucize söyleyen papağanım, ne desem lâf değil. Felek ile söyleşemem, onun aynası saf değil.) Burada papağana ayna karşısına geçip konuşma öğretilmesi olayına bir telmih bulunmaktadır. BELAGATE DAHİL EDİLEN HÜNERLER Muamma:Remz ve ima ile (dolaylı olarak) bir ismi gösteren sözdür. Bu düzyazıda olabilir; ancak şiirde muamma söylemek daha yaygındır. Genellikle tek beyitte muamma yapılır, birden fazla beyitte yapıldığı da olur. “Bende yok sabr u sükun sende vefadan zerre İki yoktan ne çıkar fikredelim bir kere” Nabi Şair iki yok ile olumsuz nâ ve bî edatlarını kastetmektedir. Bundan da kendi adını kasteder. Ta’miye: Şiirde bir isim gizleme işidir. Muamma gizlenen isimdir. Muamma guy: muamma söyleyendir. Muamma küşa: Muamma çözücüdür. Muamma çözmeye muamma halletme denir. Muamma çözmek için edinilmesi gereken bilgiler şunlardır: -Harflerin sembolik değerleri -Ebced hesabındaki harfler ve bunların sayısal değerlerinden yararlanma. 3 söyleyip cim harfine işaret etmek gibi. -Haftanın günleri harfle işaret edilebilir: elif =yekşenbih,Pazar (haftanın ilk günü) bâ =düşenbih, pazartesi cim =seşenbih, Salı dal=çeharşenbih,Çarşamba he=pençşenbih,Perşembe vav=âzîne,Cuma ze=şenbih,cumartesi -ay ve yıl da harflerle işaret edilir: Elif=ayın ilk günü Bâ=ikinci günü Cim=üçüncü günü Yıl=şın, sin Ay=lam(otuz) dır. -On iki burcun harf ve sayı olarak karşılıkları şunlardır: 0= Koç (hamel) burcu 1= Boğa (sevr) burcu=elif 2=İkizler (cevzâ) burcu=bâ 3=Yengeç (seretân) burcu =cim 4=Aslan (esed) burcu=dâl 5=Başak (sünbüle) burcu=he 6=Terazi (mîzân) burcu=vav 7=Akrep (akrep) burcu =ze 8=Yay (kavs) burcu =ha 9=Oğlak (cedy) burcu =tı 10= Kova (delv) burcu=ye 11=Balık (hût) burcu=yâ -Yedi gezegenin harf olarak karşılıkları şunlardır: Kamer=ay=rı Utarid=Merkür=dal Zühre=Venüs=he Şems=güneş=sin Mirrih=Merih=hı Müşteri=Jüpiter=ye Zuhal=Satürn=lam -Aralarında insan vücudundaki organlarla ilişki kurulan harfler şunlardır: Boy,kad=elif dehan=mim Zülf=dal, cim, lam göz,çeşm=sad İki göz=he kaş ebru=nun Diş, sin=şın parmak burun=elif Muammada olan kelimeyi bulmak için bunlardan başka; kelimenin başka dildeki karşılığından, metinde kastedilmeyen anlamı gösteren sözden, harflerin yerlerini veya noktaların yerlerini değiştirmek gibi işlemlerden yararlanılır. Türk edebiyatında ilk muamma söyleyenler; Ahmedî(14.yüzyıl) ve Mu’înî(15.yüzyıl) Lügaz:İnsan ismi dışında bir şeyin özelliklerinin sıralanarak bunun ne olduğunun sorulduğu manzum bilmecedir. “Ol nedir ki alem ana dolanır/Kulağın büktükçe ağzı sulanır.” Yanıt: çeşme Muamma ile lügazın farkları: 1.Muammmada sadece Allah’ın isimleri ve insan ismi gizlenir. Lügazda bunların dışında her şey konu olur. 2.Üslup farklıdır. Muammada soru sorulmaz. Lügazlar ise nedir ol kim gibi ifadelerle başlar. 3. Muammaya göre Lügazlar daha uzun metinlerde bulunur. 4.Muammayı çözmek lügaza göre daha zordur. Telmî’:Bir şairin Türkçe şiirinin bazı mısralarını ya da mısraların bir kısmını Arapça ya da Farsça söylemesidir. Şiirdeki Arapça ve Farsça mısralar bir başka şaire ait olursa telmi’ olmaz tazmin olur. Bu tarz yazılan şiirlere mülemma’ denir. Sihr-i helâl:Beyit arasında hem kendinden önceki sözlerin sonu hem de kendinden sonraki sözlerin başı olabilecek şekilde söz söylemektir. “İçmek ister bülbülün kanın meğer bir reng ile Gül budağının mizacına gire kurtare su” Fuzuli'nin su kasidesi'nden alınan bu beyitte "meğer bir reng ile" kelime grubu ikinci mısranın başına da bağlanabilir. Birinci durumda: "gül budağı, meğer bir hile ile bülbülün kanına içmek istiyor. su gül budağının mizacına girerse belki bülbülü kurtarabilir. İkinci durumda ise : gül budağı, bülbülün kanını içmek istiyor. eğer su bir hile ile gül budağının mizacına girerse belki bülbülü kurtarabilir. Şeklinde anlamlar kazanıyor. TARİH DÜŞÜRME: Arap alfabesindeki harflerin sayı değerleri esas alınarak yapılmış bir ebced elifbası vardır. Bu harflerin sayı değerleri göz önüne alınarak bir olayın tarihini veren bir kelime, bir cümle, bir mısra ya da bir beyit söylemeye tarih düşürme denir. Yapılan hesaplamaya da ebced hesabı, hesabı cümel ya da hisabü’l cümel adı verilmiştir. Tarih düşürme çeşitli biçimlerde yapılır. 1.Tam tarih(tarih-i tam): Bir tarihteki harflerin hepsi hesab edilir. 2.Ta’miyeli tarih: Harflerin sayısal karşılığı olayın tam tarihini vermez. Eksik veya fazla gelir; ekleme veya çıkarmayla tarih uygun hale getirilir. Bu tür tarihlerde kaç sayı ekleneceğine ya da çıkarılacağına çoğu zaman açıkça ya da ima yoluyla işaret edilir. 3.Mu’cem tarih(cevher, cevherin tarih):Sadece noktalı harflerin hesaplandığı tarihtir. Bu tür tarihlerde tarihin nasıl bir tarih olduğuna dürr-i yekta, ıkd-ı güher, leâli gibi sözlerle işaret edilir. 4.Mühmel tarih(sade tarih):Sadece noktasız harflerin hesaplandığı tarihtir. Tarihin noktasız harflerde aranması gerektiğine şiirde geçen mühmel, sade, bî nukat, bî mu’cem gibi kelimelerle işaret edilir. 5.Dü-tâ târih: Mısradaki harflerin sayı değerlerinin toplamı istenen tarihin iki katını verir. Bu tür tarihlerde harflerden elde edilen sayıyı ikiye bölmek gerekir. Şair bazen tarihin bu şekilde hesaplanması gerektiğine işaret eder. EBCED HESABI: Ebced hesabında harflere verilen rakam değerleri şöyledir: Elif, meldi elif ve hemze : 1 Be ve pe : 2 Cim ve çe : 3 Dal : 4 He : 5 Vav : 6 Zâ (keskin z) ve je : 7 Hâ (noktasız) : 8 Tı : 9 Ye : 10 Kef, kâf-ı Farisî ve sağır kef : 20 Lâm : 30 Mim : 40 Nun : 50 Sin : 60 Ayn : 70 Fe : 80 Sad : 90 Kaf (iki noktalı, kalın k) : 100 Rı : 200 Şın : 300 Te (iki noktalı) : 400 Se (peltek se) : 500 Hı (noktalı ve hırıltılı h) : 600 Zel (peltek z) : 700 Dad : 800 Zı (direkli, bir noktalı t) : 900 Gayn : 1000 Bu cetveli kolay hatırda tutmanın bir yolu vardır: Ebced, hevvez, huttî, kelemen, sa’fes, karaşat, sehaz, dazığ kelimeleri yazılıp, baştan itibaren her harfin altına 1’den 10’a; sonra onar onar 20’den 100’e; en son da yüzer yüzer 200’den 1000’e kadar rakamlar kaydedilir. (Tabii birbirine benzeyen sesleri iyi ayırmak ve yerini şaşırmamak gerekir.) Bu hesaplama işinde: 1.Tarihler harflerin söylenişine değil yazılışına göre hesaplanır. 2.Arapça aslındaki noktalı te’ler dilimize geçtiği gibi; yani 5 olarak hesaplanır. Ancak Türkçeye geçmemiş noktalı te’ler te’nin değeri olan 400 olarak hesaplanır. 3.Arapçada sonları hemzeli olan kelimeler, Türkçede hemzesiz yazıldığı için hemzesiz hesaplanır. Ancak, (müfti-i alem) gibi Farsça tamlama kesrelerini gösteren hemzeler elif=1 olarak hesaplanır. 4.Lafza-i celal denilen Allah lafzı dışındaki şeddeli harfler tek harf kabul edilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder