19 Temmuz 2012 Perşembe

AÖF 1.SINIF SES VE KELİME TEKRARINA DAYALI SÖZ SANATLARI

Cinas:Manzum veya mensur bir metinde anlamları farklı sözcükler arasındaki yazılış ve söyleyiş benzerliğidir. Bu benzerlik; seslerin türü,sayısı, harekesi ve sırası ile ilgilidir. Cinas Türleri: A)Cinas-ı tam:Cinası meydana getiren sözcükler arasında tam bir yazılış ve söyleyiş benzerliği vardır. Bu tür cinaslar da kendi arasında gruplandırılır. 1. Cinas-ı basit: Birleşik olmayan kelimelerle yapılan cinastır. …….vakit çok geç/….nasıl geçersen geç 2. Cinas-ı mürekkep: Cinası oluşturan sözcüklerin birinin ya da ikisinin birleşik kelimeden oluşmasıdır. Bülbül eder güle naz/Ağlayan çok gülen az Mürekkep cinaslar kendi, aralarında şöyle ayrılır: a)Cinas-ı müteşabih:Söylenişleri de yazılışları da aynı olan mürekkep cinaslardır. Düzen/ dü zen(iki kadın) b)Cinas-ı mefruk(ayrık):Sözcüklerin yazılışları farklıdır. Can ansız(can onsuz)/ cânânsız(sevgilisiz) c)Cinas-ı merfu:Sözcüklerin her ikisi de bağımsız değil başka bir sözcüğün parçasıdır. Semâda/ şemse mâda 3.Cinas-ı mümâsil: sözcüklerin her ikisi de isim ya da fiildir. 4.Cinas-ı müstevfâ: Sözcüklerin biri isim diğeri fiildir. B)Cinas-ı gayr-ı tam: Cinası oluşturan sözcüklerde olması gereken dört benzerlikten(türü, sayısı, harekesi, sırası) en az birinin eksik olmasıdır. Bu tür cinaslar da kendi arsında şöyle gruplandırılır: 1.Cinas-ı mütekarip:Cinası meydana getiren kelimelerde bir sesin farklı olmasıdır. Farklılığa göre gruplandırılır. a)Cinas-ı muzari: Mahrecleri(çıkış yerleri) yakın olan seslerin farklı olmasıdır. safer/sefer (sad-sin) b)Cinas-ı lâhık: Mahrecleri uzak olan seslerle yapılan cinastır. Şâ’ir/şâkir 2. Cinas-ı nâkıs: Cinası oluşturan sözcüklerdeki harf sayısının farklı olmasıdır.Bu tür cinaslar da kendi aralarında şöyle ayrılır: a)Cinas-ı merdûf: Kelime başında bir harfin fazla olduğu cinaslardır. Dem/âdem b)Cinas-ı mutarraf:Kelime ortasında fazla harf olan cinaslardır. Cem/câm c)Cinas-ı müktenif: Kelime sonunda fazla harf olan cinaslardır. Divân/ divâne ç)Cinas-ı müzeyyel: Fazla harf kelime sonunda ve birden fazladır. 3. Cinas-ı muharref: Kelimelerinin hareke veya sükûnlarının farklı olmasıdır. Cennet/cinnet devr/dûr Not: Cinasta şeddeli harfler şeddesiz kabul edilir. 4.Cinas-ı musahhaf ya da cinas-ı hattî: Yazılışları aynı noktaları farklı harflerin oluşturduğu cinastır. Hâ’iz/ câ’iz tâhir/zâhir 5.Cinas-ı kalb: Cinası oluşturan sözcüklerdeki harflerin sıralanışı farklıdır. Harfler aynıdır. Kalb cinasın bir türüdür. Bu da kendi asasında ikiye ayrılır. a)Kalb-i küll: Kelimenin harfleri tersten sıralandığında başka bir kelime oluşturur.felek/kelef b)Kalb-i ba’z: Aynı harflerin belli bir sıra gözetmeksizin farklı sırada kullanılmasıdır. İhmal/imhal Not: Cinas halk edebiyatında da kullanılmıştır. Aynı zamanda kafiye oluşturur. Ancak divan edebiyatında cinas bir kafiye olarak adlandırılmamıştır. İştikak: Aynı kökten türemiş, iki ya da daha fazla sözcüğün aynı ibarede kullanılmasıdır. İlm, alim, ma’lum, ta’lim gibi. Bu sözcükler; mısra, beyit, cümle ya da paragrafta kullanılabilir. Şibh-i iştikak( iştikak benzeri): aynı kökten türemedik-leri halde yazılış ve söyleyişteki benzerliğin bu izlenimi verdiği sözcüklerin aynı ibarede kullanılmasıdır. Bu adı Muallim Naci vermiştir. Sec’: Düzyazıda uyaktır. Nesirde fasıla(cümle veya tamlama sonu) sonlarının aynı sesle bitmesi sec’ oluşturur. Sec’ de de şiirde olduğu gibi reviden sonra gelen sesler (redifl) sec’e dahil edilmez. İrfânımız/ iz’ânımız gibi. Sec’ türleri: 1.Mutarraf sec’(sec’-i mutarraf): Vezinleri farklı sözcüklerin revi görevindeki seslerinin aynı olmasıdır. Elmas/iltimas 2.Mütevâzi sec’(sec’-i mütevazi): Fasılalardaki sözcüklerin hem revi seslerinin hem de vezinlerinin aynı olmasıdır. Ma’dûd/mahdûd 3.Murassa sec’(sec’-i murassa): Fasılalardaki sözcükle-rin ve bunlardan önceki sözcüklerin de sec’ili ve aynı vezinde olmasıdır. Ahmed zübde-i emâsil ü akrandır/ birâder-i ser-bülendi umde-i efâdil ü a’yandır. Bu tür sec’e tarsi de denir. Tarsî: Murassa sec’ hem nazımda hem nesirde kullanılır. Bu sec’ türü şiirde kullanıldığında tarsî adını alır. Uyarı: Burada söz edilen vezin aruz değil, bir Arapça gramer terimidir. Müvâzene: Nazımda ya da nesirde fasıla kabul edilen kelimelerin aynı gramer vezninde olmasıdır. “Her tarzı latîf, her hulkî kerîm…” İltizam( lüzûmu mâ lâ yelzem-teşdid): Sec’ bulunan sözlerde reviden önceki ses ya da seslerin de benzemesidir. (6. Ünitede revinin birden fazla olması olarak tanımlanmıştır.) haseb/neseb Not: Sec’, sözde ahengi sağlar. Ancak anlama da katkısı olmalıdır. Anlama katkısı olmayan sec’ itnab sayılır ve kusurdur. İrsâd( teshim-tevşih): Sec’li ya da kafiyeli bir sözde, sözün ya da kafiyenin nasıl devam edeceğinin sözün içindeki bir kelime ile işaret etmektir. İrsad sesten çok anlamla yapılırsa; yani anlam yol gösterirse, anlam sanatlarına girer. İrsadda çoğu zaman iştikak sanatından yararlanılır. “İlm-i nâz ile virdüğün fetvâ Katl-i uşşâka oldı hep ma’lûm Zulm-i gamzenle dil helâk oldı Öldi zâlim elinde ol mazlûm” Kelime Tekrarına Dayalı Sanatlar: Reddü’l-acüz ale’s-sadr: Şiirde beytin, düzyazıda bir ibarenin veya cümlenin sonunda yer alan sözcüğü kendisinden önce söylemektir. Sonu başa çevirmektir. Acuz; fasılanın ve beytin sonu; sadr ise cümlenin ve beytin başı demektir. Şiirde birinci mısranın son kelimesine arûz, ikinci mısranın ilk kelimesine ibtidâ; her iki mısrada arada kalan kelimelere de haşiv denir. Bu sözcükler benzerliklte üçe ayrılır: 1.Söylenişi, yazılışı ve anlamı aynı olan sözcükler. 2. Cinastaki gibi söylenişleri aynı yazılışları farklı sözcükler 3. İştikakta olduğu gibi aynı kökten türemiş ya da şibh-i iştikakta olduğu gibi kök sesleri arasında benzerlik olduğu için bu duyguyu veren sözcükler. Tekrarlanan sözcükler nesirde bir ibarenin başında ve sonunda bulunurlar. Şiirde ise; a) İlk mısranın başında b) ilk mısranın ortasında c) İlk mısranın sonunda d) İkincşi mısranın sonunda bulunur. “Suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su “ (Bahçıvan gül bahçesini sele versin (su ile mahvetsin), boşuna yorulmasın; çünkü bin gül bahçesine su verse de senin yüzün gibi bir gül açılmaz.) İ’ade:Beytin son sözcüğünün bir sonraki beytin ilk sözcüğü olarak kullanmaktır. İ’adede ve Reddü’l-acüz ale’s-sadrda ek varsa kaldırılabilir veya eklenebilir. Tekrarlanan kelimeler iştikak veya şibh-i iştikak olabilir. Ey vücud-u kâmilin esrar-ı hikmet masdarı Masdarı zatın olan eşyâ sıfatın mazharı Mazharı her hikmetin sensin ki kilk-i kudretin Safha-i eflâke nakşetmiş hutut-ı ahteri Ahteri mes'ud olan oldur ki tâb-ı pâkinin Kabil-i feyz ola nutkundan safâ-yı cevheri Akis(tebdil):Bir mısra veya cümlenin ya da cümle içinde bir ibarenin sonunu başa, başını sonuna alarak yeni bir ibare oluşturmaktır. Bu sanatta yer değiştiren bölümler anlamlı parçalar olmalıdır. Bu sanat mantık ilminin belâgat üzerindeki etkisini doğrudan yansıtır. Mantıkta akis; önermenin niteliğini bozmadan öznesini yüklem, yüklemini özne yaparak yeni bir önerme elde etmeye denir. “Kelâmın kibarı kibarın kelâmıdır.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder