1 Şubat 2013 Cuma


ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATLARI-I                                                                           5. ÜNİTE

TÜRKMEN EDEBİYATI
Türkmenler ve Türkmen adı: Tarihte ilk defa, Divânü Lûgâti't-Türk'te geçen Türk­men adı, Kâşgarlı'ya göre, Büyük İskender'in Balasagun'daki  yirmi dört kişiye Farsça "Türkmânend" (Türk'e benzer) demesiyle ortaya çıkmıştır. Türkmen adı ve boyu, Reşideddin'in Camiü't-Tevârih adlı eserinde ve Ebu'l-gazi Bahadır Han'ın Şecere-i Terakime adlı eserinde "Tacikler onlara Türkmânend dediler" kaydıyla, benzer bir rivayete da­yandırılarak zikredilmiştir.
Türkmen adının etimolojisi hakkında en fazla kabul gören görüş, Jean Deny ta­rafından ifade edilen, Türkmen kelimesinin Türk ile "büyük­lük ve mübalağa" anlamları katan -man/-men ekinden meydana geldiği görüşüdür.
Kafesoğlu ise, -man/-men ekli sözcükleri sıralamış ve Türkmen adının bu ekle yapılmış bir isim olduğunu, "halis, asil, büyük, üstün, sağlam ... Türk" an­lamına gelmiş olabileceğini iddia etmiştir.
Türk tarihi literatüründe Oğuz ve Türkmen adlarının belli bir Türk boyunun iki ayrı adı olduğu genellikle kabul edilmiştir. Türklerin Oğuz boyuyla ilgili olduğu düşünülen Türk­men adının ortaya çıkışıyla ilgili iki görüş vardır:
İlk defa Fuad Köprülü tarafından ifade edilen görüşe göre Türkmen adı, 11. yüzyılda İslamiyet'i kabul etmiş olan Oğuzlar için kullanılmıştır.
İbrahim Kafesoğlu'na göre Türkmen adı, Karlukların en kudret­li zamanlarında kullandıkları siyasi bir terimdir. Ona göre nasıl Türk boyla­rı arasında Kök Türk adlı bir boy olmadığı hâlde, bu isim ihtişamı ifade etmek üzere kul­lanılmışsa, Karluklar da aynı ihtişamı ifade etmek üzere Türk­men tabirini kullanmışlardır.
Türkmenistan tarihi ile Orta Asya tarihi  ve Sel­çuklu Devletinin tarihi ile de doğrudan ilgilidir. Bazı Oğuz boylarının İslamiyet'i kabul etmesi, Selçuk Bey'in bu boyları koruması ve daha son­ra batıya doğru hareket ederek Horasan ve Hazar civarında Büyük Selçuk­lu Devletini kurmasıyla Türkmenler, tarih sahnesinde yer aldılar.
Hazar denizinin doğusunda kalan Türkmen boyları, önce Moğolların, ardından Timurluların hakimiyeti altında yaşadıktan sonra Kalmukların saldırıları karşısında Köpetdağ civarına çekilmişler, bu bölgede güçlenmişlerdir. Bu bölgede de Hive Hanı Ebulgazi Bahadır Han ve İran şahı Nadir Kulu Han ile büyük mücadelelerden sonra Merv bölgesine çekilmişlerdir. 1860 yılından itibaren bağımsız yaşamaya başlayan Türkmenler, Rusların  Türkmenistan'ı işgal etme teşebbüsleri karşısında di­renmişler,  Göktepe kalesi ve civarında yapılan savaşlarda büyük ka­yıplar verdikten sonra Ruslara boyun eğmek zorunda kalmışlardır. Yetmiş yılı aşkın bir süre Sovyetler Birliği yönetimi altında yaşamış olan Türkmenler, 27 Ekim 1991’de bağımsızlıklarına kavuşmuşlardır. Bugün Türkmenistan'da çeşitli Türkmen boyları yaşamaktadır. Bunlar; Çovdur, Ersarı, Salır, Sarık, Teke ve Yomutlar'dır.
Türkmen Türkçesi: Türkmenler, uzun bir süre Çağatay ve Kıpçak sahası Türk boylarının arasında kaldıkları için, dil özellikleri bakımından diğer Oğuz boylarından farklı özellikler gösterirler. Türkmen Türkçesi, bir taraftan Oğuz Türkçesinin özellikleri­ni barındırırken, diğer taraftan Doğu Türkçesini karakterize eden özellikleri de bünyesinde taşımaktadır. Bu bağlamda Türk­men Türkçesi, diğer Oğuz diyalektlerinden farklı özellikler göstermekte; buna karşılık Oğuz grubu Türk lehçeleri arasında değerlendirilmektedir.
TÜRKMEN EDEBİYATI: Türkmenler'in 20. yüzyılın başlarına kadar yazdıkları edebî eserlerin genellikle halk ede­biyatı ürünleri ve klâsik şiirden meydana geldiğini, 20. yüzyılın başlarından itibaren ise çağdaş edebî türlerde eserler vermeye başladıklarını söyleyebiliriz. Bu bağlamda Türkmen edebiyatını üç ana başlık altında ele almak mümkündür:
1.    Türkmen Halk Edebiyatı,
2.    Klâsik Türkmen Edebiyatı,
3.    Çağdaş Türkmen Edebiyatı.
Türkmen Halk Edebiyatı: Türkmen edebiyatının ilk yazılı ürünleri 18. yüzyılda ortaya çıkmış olmakla birlikte, çok eski ve köklü sözel ürünleri bulunmaktadır. Şarkı­lar, türküler, masallar, atalar sözü ve destanlar vb. Türkmenlerin halk ede­biyatı ürünlerindendir. Bunlar arasında "aydım" denilen türküler Türkmen halk edebiya­tı içinde önemli bir yer tutar.
DLT'teki kimi atalar sözü örnekleri Türkmen halk edebiyatının ilk ürünleri olarak adlandırılmaktadır. Masal tarzındaki bu metinler boy, bekat olarak da adlandırılmıştır.
Türkmen halk edebiyatının belli başlı türleri şunlardır:
1.    Destanlar
2.    Erteki
3.    Atalar sözi
4.    Matallar [bilmeceler]
5.    Aydımlar [şarkı ve türküler]
5.1. Erkeklere mahsus aydımlar
a. Halk aydımları
b.Ölengler
c. Toy aydımları [düğün aydımları]
5.2. Kızlara / kadınlara mahsus aydımlar
a. âgı [ağıt]
b.hûdi [ninni]
c. şahir kızları ve aydımları
d.çuval kızlar aydımları [genç kadınların şarkıları]
Monçukatdı [takvim şiirinin bir şekli olupTürkmen gelin kızlarının Nevruz'da oyun sırasında söyledikleri aydımın adıdır. Kızlar kendilerine uğur getireceğine inanır.]
a.Leleler [kız türküleri]
b.Kadın ve kızların iş aydımları
c.Dua aydımları
d.Toy aydımları [düğün şarkı ve türküleri]
5.3. Çocuk aydımları
a.Sanavaçlar
b.Çocuklara mahsus bazı aydımlar.
Bunların dışında Türkmen halk edebiyatı ürünleri arasında sadece belli zamanlarda söylenen şiir, şarkı ve türküler de vardır:
1.    Yâ Ramazan [Ramazan ayının 15. gecesi, belli merasimle söylenen şiir.]
2.    Süt Kazan [Yağmur yağmadığı zaman merasimle söylenen şiir.]
3.    Zikir Aydımı [dinî merasimde söylenir.]
4.    Yomaklar ve Değişmeler [Mizah ve fıkralar.].

KLÂSİK TÜRKMEN EDEBİYATI (18.-19. YÜZYILLAR): Kaynağını halk kültüründen alan mensur eserler hariç, 18. ve 19. yüz­yıllara ait Türkmen edebiyatı şiir türünde gelişmiştir. Bu yüzyıllarda şair­ler daha çok aşk ve sevgi temalı şiirler yazmışlar, sosyal meselelere fazla temas etmemiş­lerdir. Bu yüzyıllarda yazılmış şiirler, hem şekil hem de muhteva bakımından 20. yüzyıldan itibaren yazılmış çağdaş şiir­lerden ve diğer edebî türlerden farklıdır.
18. Yüzyıl Şairleri: Önceki yüzyıllarda Türkmen yazar ve şairlerinin yazdıkları eserler, genellikle Çağatay yazı dili geleneğine bağlıdır. Buna göre klâsik Türkmen şiirinin ilk örneklerini 18. yüzyılda Magtımgulı vermiştir. Yüzyılın önemli şairleri; Nurmuhammet Andalıp, Dövletmemmet Azadî, Şeydayı, Şabende, Magtımgulı, Magrubî’dir.
Magtımgulı:Türkmen dilinin edebî dile dönüşmesin­de çok önemli bir mihenk taşı olduğu gibi Türkmen edebiyatının da ilk temsilcisi kabul edilir. Türkmen halk edebiyatı mahsullerinden de istifade eden Magtımgulı, şiirlerinde genellikle Türkmenlerin millet ve vatana bağlılıklarını işlemiştir. Çovdur­ han Üçiin "Çovdurhan İçin", Öngi Ardı Bilinmez "Önü Arkası Bilinmez", Neyleeyin "Neyleyeyim" gibi şiirlerde vatan sevgisi ve kahramanlık konularını işleyen Magtımgulı'nda, Gidici Bolma "Gi­dici Olma" adlı şiirinde Göroğlı Destanının etkisi açık bir şekilde hissedilir. Ayrıca İil Yağşı "Millet İyi", Döker Bolduk Yaaşımız "Gözyaşımızı Döker Olduk", Gımmat Yağşıdır "Kıymet İyidir", Depe Nedir Düz Nedir "Tepe Nedir, Düz Nedir" gibi şiirlerinde ise, Türkmenlerin millî birlik ve beraberliğini pekiştiren konula­rı ele almıştır. Magtımgulı, kendisinden sonra gelen Seydi, Zelili, Mollanepes, Mâtâci ve Talıbi gibi Türkmen şairlerine ve diğer çağdaş Türk edebiyatlarını da etkilemiş büyük bir şairdir.
Dövletmâmmed Azadî, devleti idare eden / edecek hükümdarlarda olması gereken vasıfları anlatan Vağzı-Azaat adlı didaktik eserinde Firdevsî, Nizamî, Sadî ve Nevaî gibi şairlerden etkilenmiş, kalemi güçlü bir şairdir.
Nurmuhammed Andalıp, Türkmen edebiyatının koşma, muhammes, müstezad gibi türlerinde şiirler yazmış önemli şairlerindendir. Türkmen halkının tarihinden ve haya­tından esinlenerek yazdığı Oğuznama ve Risale-i Nesime manzumelerinde oldukça ba­şarılıdır. Oğuznama adlı manzumesinde Oğuz tarihi hakkındaki rivayetleri ele almıştır. Sagdı-Vakgas ve Kıssa-i Fırgun mesnevilerinde bazı yenilikleri de getirmiştir. Bu eserler­de şiirin ezgili koşuk türünü kullanarak, eserlerin halk tarafından anlaşılmasını sağlamış­tır. Andalıp, diğer taraftan Yusuf-Züleyha, Leyli-Mecnun, Babarevşen ve Zeynelarap mes­nevilerini hem halk şiiri türlerinden koşuk hem de klasik şiir türlerinden gazel, muham­mes, murabba, müseddes gibi şekilleri kullanarak yazmıştır. Andalıp, ayrıca Nevaî'nin ga­zellerine Ey Köngül "Ey Gönül", Huub "Uyku", Oon Sekiz Yaşındadır "On Sekiz Yaşında" başlıklı tahmisleri; Fuzulî'nin gazellerine ise Yanmaz mı ve Aavaaralar adlı tahmisleri yaz­mıştır.
Magrubî, konusu aşk olan Seypelmelik-Methal Cemaal "Melikin Kılıcı - Güzelliğin Övgüsü" adlı bir destana sahip olan önemli bir şairdir. Şair, ayrıca, Özbek ve Türkmen­lerin ortak düşmanlarına karşı mücadelelerinin anlatıldığı ve gerçek kişiler ve olaylar­dan hareket edilerek yazılmış olan Dövletyar adlı önemli bir destanın da yazarı olarak tanınmaktadır.
19. Yüzyıl Şairleri: Şiir dili belirli kaideler etrafında şekillenmiştir. Bu yüzyılın şairleri, sevgilinin hasretini ele alan, dış güzelliğini tasvir eden bir anlayış ile Türkmen edebiyatına lirizmi yerleştirmiştir. Çeşitli sosyal olayları genel ve mecazî ifadeler yerine daha açık ve kesin bir dille anlatmıştır. Aşk ve sevgi konularının yanı sıra millî ve ahlakî konular da hâkimdir.
19.yy.da İran'ın Garrıgala'yı ve Saragt'ı; Rusların ise Göktepe'yi işgal etmesi,Türkmen edebiyatına da tesir etmiş, Abdısetdar Kazı, Cengname adlı eserinde; Dovan, Misginğılıç, Mâtâci gibi şairler de çeşit­li şiirlerinde bu savaşları işlemişlerdir.
19. yüzyıl Türkmen edebiyatı, bilhassa Magtımgulı'nın benimsediği edebiyat anlayışını benimseyen şairler eliyle gelişme göster­miştir. Dolayısıyla bu yüzyılda klâsik Türkmen edebiyatı geleneğine bağlı çok sayıda şair yetişmiştir. 19. yüzyılın önemli Türkmen şairleri, Seyitnazar Seydî, Memmetveli Kemine, Gurbandurdı Zelilî, Mollanepes, Talibî, Dosmâmmet, Mâtâci, Zıncarı, Bayii Şahır, Misğinğılıç, Aşikî, Abdısetdar Kazî, Ketibî, ve Muhammetrahim'dir. Bunların dışında 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın ilk yarısında ya­şayan hem Türkmen halk şiiri tarzında hem de klâsik şiir tarzında şiirler yazan Nabatnıyaz Sayılı, Durdı Bağşı, Dovan, Yagmır, Ismayıl, Dövletmemmet Balgızıl, Gara gibi şa­irler de vardır.
Seyitnazar Seydî, Lebap, Hoş İndi, Dönmenem, Begler, Baralı, Begler, Bedevsuvar İndi, Goçaklar gibi şiirlerinde hem kardeşlik / dostluk konusu hem de vatan sevgisi konusu işlemiştir. Seydi'nin şiirlerinde devrin sosyal ve siyasî olayları da ön plândadır.
Devrinin sosyal meselelerini cesaretle ele alan Memmetveli Kemine, bilhassa hiciv tarzında yazdığı şiirler ile tanınmaktadır. Kemine, 19. yüzyıl Türkmen yazarları içinde sanatları en iyi kullanan ve şiir dilinin gelişmesine en fazla katkı sağlayan şairlerdendir. Kemine'nin yazdığı Garip, Gariplik, Barında, Beyle, Kazım gibi şiirleri Türkmen hiciv ede­biyatının en iyi örnekleri arasında değerlendirilebilir. Diğer taraftan Kemine'nin, Zülpün, Örter Meni, Ogulbike, Ogulmenli gibi şiirlerinde ise lirizm baskındır.
Dövletmemmet Azadı'nın torunu ve Magtımgulı'nın yeğeni olan Gurbandurdı Zelili, şiirlerinde, sosyal olayları hümanizmle birleştirerek devrinin diğer şairlerinden ayrılır. Zelili'nin, Vatanım Seni, Elli Yaşın İçinde ve Harayım Döndi adlı şiirleri, onun en iyi şiirleridir.
Magtımgulı'ndan sonra aşk konusunun en usta şairlerinden kabul edilen Mollanepes, Zöhre-Tahır adlı destanı yazarak Türkmen edebiyatında önemli bir yer edinmiş şairlerden biridir. Türkmen edebiyatında lirizmin yerleşmesine en fazla katkı sağlayan şairlerden biri kabul edilen Mollanepes, bu vasfından dolayı "aşk mülkünün şahı" unvanıyla anılmakta­dır. Onun İstepki Gözel Yarı, Saçın, Arzuv Eyler, Mahmalın Çeti, Oyanmadın, Nazli Yar ve Yay İmdi gibi şiirlerinde lirizmin derin izleri görülür.
19. yüzyıl Türkmen edebiyatının aşk konusunu işleyen şairlerinden bir diğeri olan Ke­mine ise, Oğulbike, Akmeyli, Oğulbeğ, Oğulmeylil ve Selbinyaz gibi şiirleri kaleme almış güçlü şairler arasında değerlendirilir.
19. yüzyılın sonları ile 20. Yüzyılın başlarında yaşamış olan diğer Türkmen şairleri ise şunlardır: Dovan, Gara, Yağmır, Guba, Durdı, Oraz, Dövletmâmmet Balğızıl, Bayram Şahır, Molladurdı, Mâmedoraz, Körmolla, abdırazak, Zinharî, Baylı Şahır, Muhammetğulı Atabayev.
ÇAĞDAŞ TÜRKMEN EDEBİYATI (20. YÜZYIL TÜRKMEN EDEBİYATI)
20. yüzyıl Türkmen edebiyatı, Türkmenistan'ın maruz kaldığı çeşitli siyasi ve sosyal olayların sebep olduğu değişiklikler neticesinde kendi içinde farklı özellikleri barındıran edebî dönemler hâlinde ele alınmalıdır. Bu çerçevede Türkmen edebiyatı, 1920'li yıllara kadar eski Türkmen edebiyatı anlayışı ile devam ederken bu yıllardan İkinci Dünya Sava­şı yıllarına kadar Sovyet rejiminin de getirdiği baskıların sonucunda daha karmaşık ve zor bir süreci yaşamış, İkinci Dünya Savaşı yıllarında genellikle savaşın getirdiği acıları dile ge­tirmiş, daha sonraki yıllarda ise kendi mecrasında eserler vererek yüzyılı tamamlamıştır.
Ekim 1917 devriminden sonra, şairler devrim lehinde şiirler yazmaya zorlanmaları, şiir türünün ön plânda olmasına yol açmıştır. 1920'li yıl­ların Türkmen şiiri genellikle eski-yeni toplum çatışması üzerine kurgulanmıştır. Mesela bu yılların önemli şairlerinden Berdi Kerbabayev, Gıızlar Dünyaasi "Kızların Dünyası" ve Aadatın Gurbaanı "Geleneğin Kurbanı" adlı şiirlerinde, kadınların eski Türk­men toplumunda alınıp satılan köle olduklarını, hiçbir haklarının olmadığını dile getirip yeni Türkmen toplumunda kadınların özgürlüğüne önem verildiğini ifade etmiş; böylece rejimi yüceltmiştir. Hatta Berdi Kerbabayev, Kööne Durmuşımıza İiğenç "Eski Hayatımı­za Yergi" adlı şiirinde, Ekim devriminden önceki hayatı tümüyle kötülemiştir.
20. yüzyılın baş­larında Türkmenistan'ın Rusya'ya bağlanmasıyla dönemin siyasî ve sosyal olayları eserlerde işlenmeye başlamıştır. Konular, gerçek hayatın içindedir. 1920'li yılların sonlarına doğru devleti yönetenler ve rejim lehinde sınıf kavramını dile getiren eserler artmıştır.Türkmenlerin sorunlarını çeşitli eserlerin­de ele alan yazarlar, takibata uğramışlar, bir kısmı sindirilmiş, bir kısmı ise çeşitli iftira­larla öldürülmüşlerdir. Mesela A. Gulmuhammedov "halk düşmanı", "burjuva milliyet­çisi" gibi suçlamalara maruz kalmış, H. Durdaev Sibirya'ya sürülmüş, B. Kerbabaev ise göz hapsine alınmıştır.
1928 yılında Arap alfabesinin yerine Lâtin alfabesinin kabul edilmesi, ardından 1940 yılında ise Kiril alfabesinin kullanılmaya başlanması da, şair ve yazarların alfabe değişikli­ğinden etkilenmesine ve yazı faaliyetlerinin yavaşlamasına yol açmıştır. Keza yeni rejimin "telkini ve korkutmasıyla eski Türkmen hayatı ve kültürü dışlandığı için şiir, gelenekten yeterince beslenememiştir." Bu bakımdan 1920-1945 yılları arası, Türk­men edebiyatının durgunluk yılları olarak değerlendirilmelidir.
1920'li yıllarda Türkmen şiiri, yeni şekiller ve konular ile zenginleşmiştir. Bu yıllarda uzun şiirler, şiir tarzında yazılan eleştirel fıkralar, fabllar ve çocuk şiirlerinin ilk örnekleri yazılmıştır. Daha önceki yüzyıllarda seyrek olarak görülen uzun şiir örneklerinin bu yıllar­da belirgin olarak artması, dönemin karakteristiklerindendir. Bu yıllarda B. Kebabaev'in Yaz Mövsüminde Bir Gözel, Adatın Gurbanı, Gızlar Dünyesi ve Amıderya; G. Burnunov'un Tiryekkeş, On Sekiz Gark Edilenler, A. Alamışov'un Sona, Söndi; Ş. Kekilov'un Gızılarbat Remont Zavodında, O. Taşnazarov'un Batrak; H. Çarıev'in Garagaçlık; A. Kekilov'un Sonkı Duşuşık ve R. Seyidov'un Lebap Gizi gibi uzun şiirlerinde Türkmenlerin tarihi ve ait olunan zamandaki durumu dile getirilmiştir.
1920-1930'lu Yıllarda Türkmen Edebiyatı:Bu dönemde önemli Türkmen şairleri şunlardır:
Berdi Kerbabayev: Tokmak adlı derginin kurucuları arasında yer alır. Şiirlerinde genellikle devrimden sonra­ki Türkmen toplumunun sosyal yapısını öven Kerbabayev, genellikle kadın ve kadının öz­gürlüğü, eski Türkmen toplumuna yergi ve yeni yapıya övgü, din ve ideoloji gibi konuları ele almıştır. Magtımgulı'nın şiirlerini Mağtımğulı Goşğuları adıyla yayımlayan Kerbabayev, kendi şiirlerini ise Eserler Toplumı adıyla beş cilt halinde yayımlamıştır.
Garaca Burunov: Erte Gel "Sabah Gel" ve Kıındır "Cezadır" gibi örnek­lerde olduğu gibi genellikle didaktik ve hiciv tarzında şiirler yazan Burunov, ikinci dünya savaşından sonra yazdığı Vatan ve Çal Dutaarım adlı şiirleriyle de beğeni toplamıştır. Nesir türünde yazmıştır.
Amandurdı Alamışov: Bayram Edelin "Bayram Ede­lim" ve Menin Pikirim "Benim Fikrim" gibi şiirlerle edebiyata başlayan Alamışov, Tatar şairlerinden Abdullah Tukay ve Azerbaycan şairlerinden Sabir'i saygıyla andığı Gövnüm "Gönlüm" adlı şiiri önemlidir. A. Alamışov'un son şiiri, Düşmaanın Tılında "Düşmanın Gerisinde"dir.
1920'li yılların Türkmen edebiyatında ortaya çıkan bir başka yenilik ise, şiir türünün dışındaki türlerde de eserlerin yazılmaya başlanmasıdır. Bu yıllarda nesir türünün hikâye, drama gibi türlerinde eserler verilmiştir. Mesela Berdi Kerbabaev, Agahan Durdıev, Ata Govşudov, Amandurdı Alamışev, Şalı Kekilov, Çarı Aşırov gibi yazarlar, şiir türünün dı­şındaki eserlerini bu yıllarda yazmışlardır. 1920'li yıllara ait mensur eserler arasında; B Kerbabaev'in Garşa Guda, Açlık, 1916 ncı Yıl, Obada Bolan Vaka; A. Gürgenli'nin Gul Oğlı Murat; A. Dudıev'in Annagözel, Hıyal Deryasında, Bagtlı Giz Bagdatda, Bürgüt Pençesinde Bir Gözel gibi hikâyeler ile A. Govşudov'un Zakaspi Frontı, Ganlı Cennet, B. Kerbabaev'in Tirekkeş ve Tebipler; Ayıtcan Haldurdıev'in Galınsız; Şemseddin Kerimi'nin Aycemal gibi piyesler sayılabilir.
1930'lu yıllarda şiirlerin büyük bir kısmında Türkmen yaşam tarzı aşağılan­mış, Bolşevik rejimi ve propagandası yüceltilmiş; buna karşılık yeni rejim aleyhinde olan, bu çerçevede şiirler yazan şairler tutuklanmışlar, hatta bir kısmı yok edilmişlerdir. Mesela Hocanepes Çarıyev; Oraz Tâçnazarov öldürülmüşlerdir.
1930'lu yıllarda Türkmen şairlerinin ele aldığı konular arasında; iki farklı dünya gö­rüşünün meydana getirdiği tezatlık, köy hayatı ve Türkmenlerin hayatı, kadın ve özgür­lük gibi konuları saymak mümkündür. Kadın ve özgürlük konularında Aman Kekilov, Atalı Gıız "Babalı Kız"; Çarı Aşırov, İntelligent "Aydın" ve Aazanlar "Azan­lar" ile Şalı Kekilov, Aazğın "Azgın"adlı şiirleri yazmışlardır. Köy hayatı ve zanaat konularında Berdi Kerbabayev, Demir Yoolçaa "Demir Yolcuya"; Garaca Burunov, Ur Çekicim "Vuur Çekicim" ve Hocanepes Çarıyev, Gezelenç Güni "Piknik Günü"  adlı şiirlerinde köy hayatını ele almışlardır.
Beki Seytekov, lirik ve epik tarzda yazdığı şiirleri ile okuyucu etkilemiş şairler­dendir. Seytekov'un Baku Giicelerinin Biirinde "Bakü Gecelerinin Birinde", Bayram Ağşamında "Bayram Akşamında", Yaatlama "Anı" gibi şiirlerinde sanatkârane bir üslup vardır.
20. yüzyıl Türkmen edebiyatının ikinci dünya savaşı yıllarına kadarki döneminde ti­yatro eserleri de artış göstermiştir. A. Govşudov, Cuma; A. Garlıev, Ayna; B. Kebabaev, Gösterim; T. Esenova, Şemşat; A. Durdıev, Açar ve Pul; B. Amanova ve G. Burunov, Keymir Kör adlı tiyatro eserlerini kaleme almışlardır.
1930'lu yıllarda yazdığı şiirler ile ön plâna çıkan önemli şairler şunlardır:
Hocanepes Çarıyev:Puşkin'in bazı şiirlerini Türkmen Türkçesine tercüme eden Çarıyev'in şiirleri Türkmenistan Devlet Yayın Evi tarafından Hücüm "Hücum" adıyla yayımlanmıştır. Çarıyev, genç yaşta Sovyet rejimi tarafından yok edilmiştir.
Oraz Tâçnazarov: Daağlar "Dağlar" ve Bir Gün adlı şiirleri hayat görüşünü ve duygularını ortaya koyması bakımından önem taşımaktadır.
İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Türkmen Edebiyatı
Bu yıllarda Türkmen edebiyatında bir duraklama görülmekle birlikte savaşın getirdiği duygularla gelişen vatan ve bağımsızlık düşünceleri etrafında Türkmen şiirinin çeşitlendi­ğini, daha üretken bir hâl aldığını da ifade etmek mümkündür. Sovyetler Birliği'nin kaste­dildiği vatan kavramı ve düşmanlara karşı vatanın bağımsızlaştırılması konusu ve bu çer­çevede dile getirilen coşkun duygular, bu yıllarda yazılmış şiirlerin belli başlı konusunu oluşturur. Bu bağlamda Gara Seyitliyev; Halkım, Şaahıırın Kasamı "Şairin Andı", Pogonlı Gıız "Apoletli Kız", Aman Kekilov; Kavkaz "Kafkasyalı", Günbatara "Batıya", Beki Seytekov, Türkmen Soldatı "Türkmen Askeri", Doostumın Yaadığaarliğine "Dostumun Anısı­na", Rehmet Seyidov, Doostuma "Dostuma" ve Uğratmak "Yollamak" adlı şiirlerinde, sa­vaş yıllarına ait vatan ve bağımsızlık konularını ele almışlardır.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında yazmış oldukları şiirler ile belirmiş olan başlıca şair­ler şunlardır:
Şalı Kekilov: Baağbaanın Bolsam Senin "Bahçıvanın Olsam Senin" adlı şiir, Kekilov'un yazdığı ilk şiirlerden kabul edilir. Sovyet rejimiyle birlikte gelen ve bu yıllardaki birçok şair ta­rafından işlenen bir konu olan kadın ve serbestlik konusu da Kekilov'un şiirlerinde ele al­dığı konulardandır. Bu bağlamda Gıızlar Dileği "Kızlar Dileği", Gelin Gıızlara "Gelin Kız­lara" ve Azaat Ayala "Hür Kadına" adlı şiirler, Kekilov'un kadın ve serbestlik konusun­da kaleme aldığı şiirlerdendir. Kekilov, savaş ile ilgili şiirler de yazmıştır: Uralın "Vura­lım", Vatançıının Aydımı "Vatanseverin Türküsü", Duşmaana Hücüm "Düşmana Hücum" vb. gibi.
Ata Nıyazov: Konuları genellikle köy, parti, dev­rim vb. olan şiirler yazmıştır. İkinci Dünya Savaşında ölen Nıyazov'un şiirle­ri Maksat ve Şığırlar "Şiirler" adlarıyla yayımlanmıştır.
Rehmet Seyidov: Gençlik yıllarında lirik şiirler yazmıştır. Sonraki yıllarda savaş, Karakum Kanalı, toprak ve su meseleleriyle ilgi­li şiirler de yazmış olan Seyidov, kendisinden sonra gelen Türkmen şairlerini de etkile­miş şairlerdendir. Şiirlerinde ön plana çıkardığı aşk ve tabiat konuları, yazdığı savaş şiirlerinde dahi kay­bolmamıştır. Şiirlerinde aşk, sevgili ve tabiat gibi konuları başarılı bir şekilde işlemiştir. Uuklaanında "Uyuduğun Zaman" adlı şiirinde lirizmin baskın karakteri hissedilmektedir.
Pomma Nurberdiyev: Ol Bizden Aaraanı Açdı daa, Gitdi "O Bizden Uzaklaştı da Gitti"ilk şiiridir. Sevgi, emek, vatan, kadın ve serbestlik konularında şiirler yazan şairin şiirleri, Açılan Güller ve Göreş Günle­rinde "Savaş Günlerinde" adlarıyla toplu halde yayımlanır.
Ruhı Alıyev: Ge­nellikle savaş, petrol, pamuk, savaş gibi konularda şiirler yazmıştır. Ayrıca şairin gezdiği ülkelerdeki gözlemleriyle ilgili şiirleri de söz konusudur. Bu bağlamda Türkiye'yi de ziya­ret eden Alıyev'in Türkiye ile ilgili Türkiyede, Ayasofiya Metciidinde "Ayasofya Camisin­de", Türk Yiğidinin Taaleyinde "Türk Gencinin Talihinde" adlı şiirleri bulunmaktadır. Ede­biyat ve sanatla ilgili mensur eserleri de vardır.
Daha sonraki yıllarda Türkmen edebiyatının güçlü isimleri haline gelecek olan Ata Atacanov, Ismayılev, Gurbanov gibi isimler de bu dönemde gazete ve dergilerde ilk şiir­lerini yayımlamaya başlamışlardır.
Savaş yıllarında, konusu savaş olan mensur eserlerin de yazıldığı görülmektedir. Bu yıl­larda, B. Kerbabaev, Gurban Durdı, B. Soltannıyazov ise Kerim Dos adlı uzun hikâyeleri yazmışlardır. A. Govşudov'un Gandım Avcının Maşgalası adlı hikâyesi ve Mehr-i Vefa adlı romanı; A. Kekilov'un şiir hâlinde yazdığı Söygi adlı romanı bu yıllarda kaleme alınmış mensur eserler arasında değerlendirilir. Bu eserlerdeki kahramanların her biri, savaş yıl­larında Türkmen halkının maruz kaldığı acıları yansıtan, dolayısıyla gerçek hayattan seçi­len kişilerdir. Keza S. Ataev'in Gazap, R. Alıev'in Gahrıman Seherin Oğlı, N. Cumaev'in Aydoğdı Tahırov ve Uruş Odı, A. Orazmıradov'un Yerden Ot Çıkıyor, R. Esenov'un Cahanda Uruş Boryarka, Dünyede Sen Bar ve Tepbedi Okalanlar, N. Aşırov'un Yürek ve Yarag ile A. Geldiev'in Ol Bizin Obadaşımız adlı uzun hikâye ve romanlarında savaş sahne­si tasvir edilmiştir.
N. Hocageldiev'in Ene adlı romanı, B. Hudaynazarov'un Argış ve Hasar adlı uzun hikâyeleri, A. Tagan'ın Uruş Haçan Gurtaryar adlı hikâyesi, S. Anasehedov'un Igrar adlı romanı, savaş yıllarında yazılmış olsalar da, kahramanların psikolojik tahlilleri yapılarak estetiğin de göz önünde tutulduğu edebî değeri yüksek eserlerdir.
Savaş yıllarında yazdık­ları eserler ile beliren önemli şair ve yazarlar şunlardır:
B. Kerbabayev: Aaylar adlı manzumesi, Atasının Oğlı ve Gurban Durdı adlı hikâyeleri ile Vatana Söyği, Kim Kimi Söyyaar, Doğanlar "Kardeşler" ve Ene "Anne" adlı ti­yatro eserleri, savaş yıllarındaki olayları ele alan eserleridir.
Govşudov da, İkinci Dünya Savaşı yıllarında yazdığı Mahri - Vepa "Aşk ve Vefa" adlı romanında ve Gandım Aavçının Maşğalası "Gandım Avcı'nın Ailesi" adlı hikâyesinde savaşın yol açtığı acıları dile getirmiştir.
A.Kekilov, şahit olduğu savaşa ait Türkmen halkının duygularını Eğri Aazar, Doğru Ozar "Eğri (Olan) Yoldan Çıkar, Doğru (Olan) Kurtulur" ve Kavkaz "Kafkas" adlı şiirler ile Men Garrı Daal "Ben Yaşlı Değilim" adlı pi­yesinde ifade etmiştir.
Ismayılov: Baasdeşler "Yarışçılar" adlı hikâyesi savaşın izlerini taşır. İki Ataanın Oğlı "İki Babanın Oğlu" ve Gopuzlıca Guz adlı eserlerinde ise savaşta ölenlerin ardında kalanların acılarını dile getirir.
Nıyazov: Oğulbossan adlı eserinde savaş yıllarını anlat­mıştır.
G. Orazov: Tolstoy'dan Baatırlar "Yiğitler", Şolokov'dan Yiğrenmeyi Övrenmeli "Tiksinmeyi Öğren­meli", Gorbatov'dan Yenilmedikleri "Yılmazlar", Simonov'dan Gündiizler ve Giiceler "Gün­düzler ve Geceler", Erenburg'dan Yiğrenç "İğrenç" ve Gaydar'dan Timur ve Onun Koman­dosu "Timur ve Onun Ordusu" adlı eserleri Türkmen Türkçesine çevirmiştir.             
İkinci Dünya Savaşından Hemen Sonra Türkmen Edebiyatı
İkinci Dünya Savaşından sonra, savaşın yol açtığı acılar, barış içinde ya­şamanın toplumlar için ifade ettiği huzur 1950'li yılların eserlerinde sıklıkla vurgulanmış­tır. Bu bağlamda B. Kerbabaev tarafından yazılmış olan Ayğıtlı Adım adlı eser önemlidir. A. Govşudov'un Köpetdağın Eteğinde adlı romanı da savaştan hemen son­ra yazılmış eserlerdendir.
1945 yılından hemen sonraki yıl­larda temayüz eden başlıca Türkmen şairleri; Beki Seytekov, Çarı Aşırov, Aman Kekilov, Gara Seyitliyev, Haldurdı Durdıyev, Gurbandurdı Gurbansâhedov ve Tovşan Esenova'dır. Bu yıllarda ön plâna çıkan Türkmen şairleri şunlardır:
Aman Kekilov: Ooba Muğallımlarına, Köy Öğretmenlerine ilk şiiridir. Geçen Günlerim adlı şiirinde yetim çocukların durumunu dillendirir. Söyği "Sevgi" adlı manzum romanı ile 1974 yılın­da Mağtımgulı ödülünü kazanmıştır. Goşğular Yığındısı "Şiirler Öbeği”, Goşğular "Şiirler" ve Saylanan Eserler "Seçme Şiirler" adlı şiir kitapları vardır. Türkmenistan millî marşını yazmıştır. Aman Kekilov'un sanat ve edebiyat ile edebiyat teorisi ve eleştirisiyle ilgili çok sayıda makalesi Söz Sunğatı "Söz Sanatı" ve Söz Sırları adlı kitaplarda bir araya getirilmiştir.
Çarı Aşırov: Aşırov'un ilk şiirleri çocuk şiirleridir. İntelligent "Aydın" adlı şiirinde aydınlarla ilgili düşüncelerini, Ataam "Babam" adlı şiirinde ise İkinci Dünya Savaşı hakkındaki duygu ve düşüncelerini dile getirir. Çarı Aşırov'un şiirleri, Laalın Oğlı "Dilsizin Oğlu" ve Gökyaylaanın Yiğitleri "Gökyayla'nın Yiğitleri" adlı eser­lerle kitaplaştırılmıştır.
Gara Seyitliyev: ilk şiirlerini Şaahıırın Lirası "Şairin Liri" adlı eserinde bir araya getirmiştir. Şai­rin, Sonaam "Sunam", İki Bilbil "İki Bülbül", Vatan, Deniz Aydımı "Deniz Türküsü", Söver Yaar "Sevgili Yar" adlı şiirleri, en bilinen şiirlerindendir. Seyitliyev'in bazı şiirleri başka dillere de çevrilmiştir. Goşğular "Şiirler", Ceren "Ceylan", Saylanan Goşğular "Seçme Şiirler", Goşğular "Şi­irler", Hindistanın Gülleri ve Gaanatlı Dövür "Kanatlı Devir" adlı eserleri yayımlanmıştır.
Tovşan Esenova: Çağdaş Türkmen edebiyatının kadın şairlerindendir. Dolayı­sıyla şiirlerinin konusunu genellikle kadınlar oluşturmaktadır. Bu çerçevede Gıızlar "Kız­lar", İspan Gıızına "İspanya Kızına", Gündoğar Ayaallarına Açık Hat "Doğu Kadın­larına Açık Mektup" adlı şiirlerinin konusunu doğrudan kadın oluşturmaktadır. Tovşan Esenova'nın başlıca şiir kitapları şunlardır: Polat Gıızlara "Çelik Kızlara", Gündoğar Ayaallarına "Doğu Kadınlarına", Gızıl Güller "Kızıl Güller", Uzaklara Nazar "Uzaklara Bakış" ve Saylanan Eserler "Seçme Eserler".
Haldurdı Durdıyev: İlk şiirleri, Bolmaz mı "Olmaz mı?" ve İndi Biz Azaat "Şimdi Biz Hürüz"dür. Şiirlerini, Menin Yara­ğım "Benim Silahım", Atğır Yarağlılar, Ötğür Galamlılar "Vurucu Silahlılar, Keskin Kalemliler" ve Goca Soldat "Yaşlı Asker" adlı kitaplarda toplamıştır.
Gurbandurdı Gurbansahedov: Savaşla ilgili şiirlerini Soldat Gaydıp Geldi "Asker Dönüp Geldi" adlı kitapta; savaş sonrasındaki duygularını ise Baağların Taaci "Bahçelerin Tacı" adlı kitapta bir araya getirmiştir. Gurbansâhedov, şiir türünün yanı sıra nesir ala­nında da eserler vermiştir.
1950-1960'lı Yıllarda Türkmen Edebiyatı
1950'li ve 1960'lı yıllar, Türkmen şiirinin en üretken olduğu ve değişime uğrayıp yenileştiği yıllardır. Ekim devriminin ve İkinci Dünya Savaşının sebep olduğu olaylar ve duyguların tazyiki altında kendi meselelerini ele alamayan, Türkmenlerin kendi değerleriyle donanmamış olan Türkmen şiiri, 1950'li yılların ikinci yarısından itibaren kendi yatağında ilerlemeye başla­mış, ifade gücü ve içerik bakımlarından zenginleşmiştir. "Artık Türkmen şiirinin teması ço­ğalmış, seviyesi yükselmiş, duygu yönü zenginleşmiş ve okuyucunun hafızasından silin­meyecek özelliğe sahip örneklerin sayısı günden güne artmaya başlamıştır. Şairler, devrin insanının olumlu olumsuz bütün duygularını en güzel bir şekilde ifade etmeye çalışmış­lardır. Eski şairler, canlandırdıkları tiplerin daha çok dış görünüşlerini ele alırken yeni şa­irler, onların dış dünyalarına yönelmişler ve iç zenginliklerini vermeyi başarabilmişlerdir. Bu, Türkmen şiirinde önemli bir gelişmedir."
Daha önceki yıllarda kısa şiir örnekleri veren çağdaş Türkmen şairlerinin, 1950'li yıl­lardan itibaren poema denilen uzun şiirler de yazdıkları fark edilmektedir. Bu çerçevede Aman Kekilov'un Söyği "Sevgi" adlı eseri ile Ata Atacanov'un Guşğı Galası "Guşğı Kalesi" adlı eseri, poema türünün örnekleri arasında ifade edilebilir.
Bu yıllarda Türkmen şiirinin işlediği konular arasında in­sanoğlunun aya ayak basması, Karakum Kanalı'nın inşa edilerek çöle su indirilmesi, evli­lik ve çeşitli sosyal problemler gibi güncel meseleler de vardır. Diğer taraftan daha çok Klâsik Türkmen şairleri tarafından sıkça işlenen "sevgi" ve "aşk" konusunun, 1950'li yılların ikinci yarısından itibaren neredeyse aynı yoğunluk­la işlenmiştir. Bu bağlamda Gara Seyitliyev, Oyatmaan "Uyandırmayın", İn Gözel Gıız "En Güzel Kız", Söyğüliim "Sevgilim"; Kerim Gurbannepesov, Ayterek; Ata Atacanov, İçsen Sovuk Çeşme Bolup Akayın "İçersen Soğuk Pınar Olup Akayım" ve Allaberdi Hayıdov, İne Şeyle Gııza Aaşık Boların "İşte Böyle Kıza Aşık Olurum" adlı sevgi, aşk konulu şiirler yazmışlardır.
Bu yıl­larda çocuk şiirine ait örnekleri de yazılmaya başlanmıştır. Allaberdi Hayıdov, bu yıllarda yazdığı çocuk şiirlerini Yaaz Goşğuları "Bahar Şiirleri" adıyla kitap hâline getir­miştir.
1950-1960'lı yıllarda yazdığı şiirler ile hafızalarda yer etmiş önemli Türkmen şairle­ri şunlardır:
Ata Atacanov: Atacanov, Tääze Yıl Geldi "Yeni Yıl Geldi" adlı ilk şiirini 1941 yılında yazar. Asıl İkinci Dünya Savaşı yıllarında yazdığı şiirler ile tanınmaya başlayan Atacanov'un ilk şiir kitabı, Alma Yene Gülleyäär "Elma Yine Çiçek Açıyor" adıyla yayımlanır. Atacanov'un şiirleri aynı zamanda birçok dile de tercüme edilmiştir. Atacanov'un başlıca şiir kitapları arasında; Arzılı Mııhmaan "Aziz Misafir", Sallançağım Sähraa Menin "Salıncağım Sahra Benim", Öçme Oocağım "Sönme Ocağım", Aaylı Ağşam "Aylı Akşam" ve Men Size Baryaan "Ben Size Gitmekteyim" gibi eser­ler sayılabilir.
Bu yıllarda Türkmen edebiyatının gelişmesinde büyük şair Ata Atacanov'un katkısı göz ardı edilemez. Yazdığı şiirler ile Türkmenlerin beğenisini kazanan Atacanov, "şiirle­rinde gamlı makamlar çalmış; vatanının sazına kulak vermiş; okuyucusuyla tartışmış ya da bütünleşmiş; gökyüzündeki ışıklarla şiirini aydınlatmış; rüzgârın esmesini, bülbülün sesini dinlemiş; bütün bunları aynı şiirde bir araya getirerek monotonluktan ve kuruluk­tan arınmış örnekler yazmayı başarmıştır."
Gurbannazar Ezizov: Edebiyat ve Sunğat "Edebiyat ve Sanat" gazeteinde çalışan, kısa ömrüne çok sayıda estetik değeri yüksek şiirler sığdıran ve döneminin birçok şair ve eleştirmeninin övgüsünü kazanan Ezizov'un başlıca şiir kitapları arasında; Oğlan ve Deniz "Çocuk ve Deniz", inam "Güven", Yer Gööğün Aarasında "Yer Gök Arasında" ve Güyz "Güz" adlı eserler sayılabilir.
Allaberdi Hayıdov: Şiirleri; Bizin Günlerimiz "Bizim Günlerimiz", Göök Asmaan "Mavi Gökyüzü", Yiğitlik Çaağı "Gençlik Çağı" ve Goşğular ve Poemalar "Şiirler ve Manzumeler" adlı şiir kitaplarında bir araya getirilmiştir.
Kerim Gurbannepesov: Gelişmiş halk kültürü ve edebiyat bilgisine sahip olan babasından şiir ve estetik ile ilgili bilgileri edinen Gurbannepesov, hayatı boyunca bu te­mel bilgiler sayesinde iyi şiirler yazmış, bu sayede Mağtımgulı ödülünü kazanmıştır. Gurbannepesov'un ilk kitabı ise 1951 yılında ya­yımlanan Güycümin Gözbaşı "Gücümün Kaynağı"dır.Gurbannepesov, esasında Soldat Yüreği "Asker Yüreği" adlı eseri ile tanınmıştır. Gurbannepesov, Taymaz Baba "Taymaz Dede" ile Ata ve Oğul "Baba ve Oğul" adlı manzumeleriyle halkın hafızasında yer etmiştir. Şiirlerini Goiğular ve Poemalar "Şiirler ve Man­zumeler", Gumdan Tapılan Yürek "Kumda Bulunan Yürek" ve Atalar ve Çaağalar "Babalar ve Çocuklar" adlı kitaplarda bir araya getirmiştir. Edebiyat ve sanata dair görüşlerini ise, Edebiyaat ve Durmuş "Edebiyat ve Hayat" adlı kitapta ele almıştır.
Mämmet Seyidov: Şiirlerinde halk kültürü unsurlarını başarı ile kullanmıştır. Şiirleri; Aşğabat Günle­ri "Aşgabat Günleri", Çoluk "Çoban Yamağı", Ataların Yoodası "Ataların Yolağı", Goşğular "Şiirler", Menin Hazıınaam "Benim Hazinem", Durun Makaamı "Durun Makamı", Bahar Gündeliği, Bahar Bilen Duuşuşık "Baharla Karşı­laşma", Bääşinci Okean "Beşinci Okyanus", Arzığülin Hinnildiği "Arzıgül'ün Sa­lıncağı" ve İki Desse Gül "İki Demet Gül" adlı kitaplarda yayımlanmıştır.
Berdinazar Hudaynazarov: Mağtımgulı ödülünü kazanan şairin eserleri; Gızğın Sähraa "Sıcak Çöl", Aadam Hakında Aydım "İnsan Hakkında Türkü", Durmuş Seni Söyyäärin "Hayat Seni Seviyorum", Dövrün Depesindääki Aadam "Devrin Tepesin­deki Adam", Buysançlı Baş "Gururlu Baş", Ene Süydi "Anne Sütü" ve Buu Dünye "Bu Dünya"dır.
1950-1960'lı yıllarda Türkmen edebiyatı yeni yazar ve şairlerin katılmasıyla şiir, dram ve diğer mensur eserler alanında zenginleşmiştir. Bu yıllarda Türkmen edebiyatında sanat değeri daha yüksek eserler ortaya çıkmıştır. Bu genç yazarlardan B. Hudaynazarov, Gızgın Sehra "Sıcak Sahra" ve Göreş Meydanı "Savaş Meydanı"; K. Gurbannepesov, Taymaz Baba ve Gumdan Yapılan Yürek, Ata ve Oğul ve Acı Günler, Süyci Günler gibi eserlerle Türkmen edebiyatına katkıda bulunmuşlardır.  Keza M. Seyidov, A. Hayıdov, İ. Nurıev, G. Ezizov, A. Agabaev ve K. Kulıev gibi genç şair ve ya­zarlar da bu yıllarda ortaya koydukları eserler ile gelecek adına ümit vermişlerdir. Bu genç yazarlardan B. Hudaynazarov, şiirlerinin yanı sıra mensur eserlerinde dahi lirizmi ön planda tutmuş olmasıyla, K. Gurbannepesov halk hikâyeleri tarzında yazdığı hikâyelerle, M. Seyidov şiirlerindeki felsefî derinlikle, G. Ezizov ise Rus ve Avrupa klasik şiirinin ku­rallarını Türkmen şiirine yansıtmasıyla tebarüz etmiştir. Diğer taraftan B. Kerbabaev, G. Gurbansehedov, N. Pomma, A. Atacanov, A. Kovusov, G. Seyitliev, Ç. Aşırov gibi tecrübe­li yazar ve şairler de bu yıllarda eserler vermeye devam etmişlerdir.
1950-1960'lı yıllarda dram ve çocuk edebiyatı da gelişme göstermiştir. G. Muhtarov'un Otuzıncı Yıllar, N. Geldiev'in TagınPank, T. Taganov'un Guyruksız Tilki, O. Akmemedov'un Yalangaç Adamlar adlı piyesleri bu yıllarda yazılmıştır. Sonuç olarak Türkmen edebiyatı, şiirde ve mensur eserler türünde estetik ve sanat kaygısı da güdülerek gelişme gösteren bir karakter kazanmıştır.
1970-1980'li Yıllarda Türkmen Edebiyatı
1970'li yıllardan itibaren Türkmen edebiyatında hem toplumsal eserler hem de sanat ve estetik seviyesi yüksek eserler bir arada üretilmiştir. Mensur eserlerin gelişimini sürdürdürmüştür.
1970'li yılların Türkmen romanı, ele alınan konular bakımından biraz daha çeşitlen­miştir. Tarihî roman türünde, Türkmenlerin tarihi, yine tarihten seçilen olay ve kahramanlar­la romanlara konu olur. Bu çerçevede B. Seytekov'un Bedirkent, G. Kuliev'in Gara Kerven, Emirin İlçisi, N. Cumaev'in Düynki Adamlar, R. Esenov'un Sehradaki Salgınlar ve Y. Memmediev'in Sapak adlı romanları bu yıllarda yazılmış tarihî roman türüne örnek ola­rak gösterilebilir. Diğer taraftan tarihî vak'aların ve kahramanların yeni roman teknikleri kullanılarak ve psikolojik tahlillerde bulunularak romanlaştırıldıklarını da ifade etmek ge­rekir. N. Hocageldiev'in Gülle Değen Sünbüller ve B. Hudaynazarov'un Akar Suvun Aydımı adlı romanları bu anlamda türünün en başarılı örnekleri olarak gösterilebilir.
1970'li yıllarda Türkmenlerin İkinci Dünya Savaşında yaşadığı acıların dile getirildiği romanlar da yazılmaya devam etmiştir. Cumaev'in Aydoğdı Tahırov, B. Hudaynazarov'un Hasar ve Argış, A. Tagar'ın Uruşdan Sonkı Söveş ve Ayılganç Baharın Cıbarlı Güni, A. Nazarov'un General ve A. Durdiev'in Dur, Sen Kimsin? adlı roman ve hikâyelerinin ko­nusu, İkinci Dünya Savaşının sebep olduğu acılar ve sıkıntılardır.
Türkmen edebiyatında 1970'li yılların güncel konularını ele alan romanlar da var­dır. H. Deryaev'in Harasat, Mukaddes Ocak; G. Gurbansehedov'un Toylı Mergen; A. Atacanov'un Öz Tanışların; B. Hudaynazarov'un Akar Suvufî Aydımı; A. Hayıdov'un Million Adım ve T. Cumageldiev'in Bağrımızın Badaşanı gibi eserlerinde Türkmen toplu­munun güncel meseleleri ele alınmıştır. Bu yılların Türkmen eserleri arasında uzun hikâye tarzının da yeni ürünleri verilmiştir.
1970'li yıllarda tiyatro türünde G. Muhtarov ile birlikte zengin bir karakter kazanmıştır. G. Muhtarov Kim Cenayetke, Şeytan Zuryatlan, Agtıklam Bolsa Öylenecek gibi tiyatro eserlerini yazmıştır. Yine bu yıllarda T. Esenova, Gelin Gelyer; G. Gurbansehedov, Dökülmedik Gan, Tavus ve H. Deryaev, Mehri ve Hocanepes adlı tiyatro eserlerini yazmışlardır.
Türkmen şiiri 1970'li yıllarda genç şairlerin de katılımıyla gelişmesini sürdürmüş, daha sonraki yıllarda belleklerde iz bırakacak örnekler sunmuştur. Diğer taraftan bazı şairlerin yazdıkları şiirleri kitaplar halinde yayımladıkları da dikkati çekmektedir. K. Gurbannepesov'un Toprak ve Menzil; B. Hudaynazarov'un Ene Süydi; A. Atacanov'un Men Size Baryan; A. Kovuşov'un Yıllar Hem Toklunlar; A. Omarova'nın Ömrümin Güli adlı şiir kitapları bu yıllarda yayımlanmıştır.
1970- 1980'li yıllarda Türkmen şiirinin en belirgin özelliklerinden biri, bu yıllarda basılan kitapların sayısındaki artıştır. Bilhassa 1960'lı yıllarda oluşan özgürlük ortamında birçok şai­rin ortaya çıkması ve çok sayıda şiirin yazılması ile bu yıllarda şiir kitaplarının basımı artmıştır.    
     1990'lı yıllar, Türkmenistan'ın bağımsızlığını kazanmış, Türkmen edebiyatı da dünyaya açılmış ve evrenselleşmiştir. Bu yıllarda şiir yazmaya başlayan Berdinazar Hudaynazarov, kaynağını insan sevgisinden alan çok sayıda şiir yazarak Türkmen şiirinin en güçlü isimlerinden biri olmuştur. Daha önceki yıllarda da şiirler yazmış olan; ancak 1990'lı yıllarda meşhur olmuş ve bu yıllarda çağdaş Türkmen şiirini temsil etmiş olan şairlerden bazıları şunlardır: Atamırat Atabayev, Sapar Öräyev, Yılğay Durdıyev, Nurı Bayramov, Nobatğulı Recebov, Annaberdi Ağabayev, Ağağeldi Allanazarov, Amanmırat Buğayev, Gözel Şağulıyeva, Kakabay Ilyasov, Atacan Annberdiyev, Tirkiş Sadıkov, Orazğulı Annayev vb. gibi.
Diğer taraftan 1990'lı yıllarda yeni şiir yazmaya başlayan genç şairler de bulunmakta­dır: Şâhribossan Geldimämmedova, Orazğılıç Çarıyev, Dövlet Garkı vb. gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder