ÇAĞDAŞ
TÜRK EDEBİYATLARI-I 5. ÜNİTE
TÜRKMEN EDEBİYATI
Türkmenler ve Türkmen adı: Tarihte ilk defa, Divânü
Lûgâti't-Türk'te geçen Türkmen
adı, Kâşgarlı'ya göre, Büyük İskender'in Balasagun'daki yirmi dört kişiye Farsça
"Türkmânend" (Türk'e benzer) demesiyle ortaya çıkmıştır. Türkmen adı
ve boyu, Reşideddin'in Camiü't-Tevârih
adlı eserinde ve Ebu'l-gazi
Bahadır Han'ın Şecere-i
Terakime adlı eserinde "Tacikler onlara Türkmânend dediler" kaydıyla, benzer bir rivayete dayandırılarak zikredilmiştir.
Türkmen
adının etimolojisi hakkında en fazla kabul gören görüş, Jean Deny tarafından
ifade edilen, Türkmen kelimesinin Türk ile "büyüklük ve mübalağa"
anlamları katan -man/-men ekinden meydana geldiği görüşüdür.
Kafesoğlu ise, -man/-men ekli sözcükleri sıralamış ve Türkmen
adının bu ekle yapılmış bir isim olduğunu, "halis, asil, büyük, üstün,
sağlam ... Türk" anlamına gelmiş olabileceğini iddia etmiştir.
Türk tarihi
literatüründe Oğuz ve Türkmen adlarının belli bir Türk boyunun iki ayrı adı
olduğu genellikle kabul edilmiştir. Türklerin Oğuz boyuyla ilgili olduğu
düşünülen Türkmen adının ortaya çıkışıyla ilgili iki görüş vardır:
İlk
defa Fuad Köprülü tarafından ifade edilen görüşe göre Türkmen adı, 11. yüzyılda
İslamiyet'i kabul etmiş olan Oğuzlar için kullanılmıştır.
İbrahim
Kafesoğlu'na göre Türkmen adı, Karlukların en kudretli zamanlarında
kullandıkları siyasi bir terimdir. Ona göre nasıl Türk boyları arasında Kök
Türk adlı bir boy olmadığı hâlde, bu isim ihtişamı ifade etmek üzere kullanılmışsa,
Karluklar da aynı ihtişamı ifade etmek üzere Türkmen tabirini kullanmışlardır.
Türkmenistan
tarihi ile Orta Asya tarihi ve Selçuklu
Devletinin tarihi ile de doğrudan ilgilidir. Bazı Oğuz boylarının İslamiyet'i
kabul etmesi, Selçuk Bey'in bu boyları koruması ve daha sonra batıya doğru
hareket ederek Horasan ve Hazar civarında Büyük Selçuklu Devletini kurmasıyla
Türkmenler, tarih sahnesinde yer aldılar.
Hazar denizinin doğusunda kalan Türkmen boyları, önce Moğolların,
ardından Timurluların hakimiyeti altında yaşadıktan sonra Kalmukların saldırıları
karşısında Köpetdağ civarına çekilmişler, bu bölgede güçlenmişlerdir. Bu
bölgede de Hive Hanı Ebulgazi Bahadır Han ve İran şahı Nadir Kulu Han ile büyük
mücadelelerden sonra Merv bölgesine çekilmişlerdir. 1860 yılından itibaren
bağımsız yaşamaya başlayan Türkmenler, Rusların Türkmenistan'ı işgal etme teşebbüsleri
karşısında direnmişler, Göktepe kalesi
ve civarında yapılan savaşlarda büyük kayıplar verdikten sonra Ruslara boyun
eğmek zorunda kalmışlardır. Yetmiş yılı aşkın bir süre Sovyetler Birliği
yönetimi altında yaşamış olan Türkmenler, 27 Ekim 1991’de bağımsızlıklarına
kavuşmuşlardır. Bugün Türkmenistan'da çeşitli Türkmen boyları yaşamaktadır.
Bunlar; Çovdur, Ersarı, Salır, Sarık, Teke ve Yomutlar'dır.
Türkmen
Türkçesi: Türkmenler, uzun bir süre Çağatay
ve Kıpçak sahası Türk boylarının arasında kaldıkları için, dil özellikleri
bakımından diğer Oğuz boylarından farklı özellikler gösterirler. Türkmen
Türkçesi, bir taraftan Oğuz Türkçesinin özelliklerini barındırırken, diğer
taraftan Doğu Türkçesini karakterize eden özellikleri de bünyesinde
taşımaktadır. Bu bağlamda Türkmen Türkçesi, diğer Oğuz diyalektlerinden farklı
özellikler göstermekte; buna karşılık Oğuz grubu Türk lehçeleri arasında
değerlendirilmektedir.
TÜRKMEN
EDEBİYATI: Türkmenler'in 20. yüzyılın
başlarına kadar yazdıkları edebî eserlerin genellikle halk edebiyatı ürünleri
ve klâsik şiirden meydana geldiğini, 20. yüzyılın başlarından itibaren ise
çağdaş edebî türlerde eserler vermeye başladıklarını söyleyebiliriz. Bu
bağlamda Türkmen edebiyatını üç ana başlık altında ele almak mümkündür:
1.
Türkmen
Halk Edebiyatı,
2.
Klâsik
Türkmen Edebiyatı,
3.
Çağdaş
Türkmen Edebiyatı.
Türkmen
Halk Edebiyatı: Türkmen
edebiyatının ilk yazılı ürünleri 18. yüzyılda ortaya çıkmış olmakla birlikte,
çok eski ve köklü sözel ürünleri bulunmaktadır. Şarkılar, türküler, masallar,
atalar sözü ve destanlar vb. Türkmenlerin halk edebiyatı ürünlerindendir. Bunlar
arasında "aydım" denilen türküler Türkmen halk edebiyatı içinde
önemli bir yer tutar.
DLT'teki kimi atalar sözü örnekleri Türkmen halk edebiyatının ilk
ürünleri olarak adlandırılmaktadır.
Masal tarzındaki bu metinler boy, bekat olarak da adlandırılmıştır.
Türkmen halk edebiyatının belli başlı türleri şunlardır:
1.
Destanlar
2.
Erteki
3.
Atalar
sözi
4.
Matallar
[bilmeceler]
5.
Aydımlar
[şarkı ve türküler]
5.1. Erkeklere mahsus aydımlar
a. Halk aydımları
b.Ölengler
c. Toy aydımları [düğün aydımları]
5.2. Kızlara / kadınlara mahsus aydımlar
a. âgı [ağıt]
b.hûdi [ninni]
c. şahir kızları ve aydımları
d.çuval kızlar aydımları [genç kadınların şarkıları]
Monçukatdı [takvim
şiirinin bir şekli olupTürkmen gelin kızlarının Nevruz'da oyun sırasında
söyledikleri aydımın adıdır. Kızlar kendilerine uğur getireceğine inanır.]
a.Leleler [kız türküleri]
b.Kadın ve kızların iş aydımları
c.Dua aydımları
d.Toy aydımları [düğün şarkı ve türküleri]
5.3. Çocuk
aydımları
a.Sanavaçlar
b.Çocuklara mahsus bazı aydımlar.
Bunların
dışında Türkmen halk edebiyatı ürünleri arasında sadece belli zamanlarda
söylenen şiir, şarkı ve türküler de vardır:
1.
Yâ
Ramazan [Ramazan ayının 15. gecesi, belli merasimle söylenen şiir.]
2.
Süt
Kazan [Yağmur yağmadığı zaman merasimle söylenen şiir.]
3.
Zikir
Aydımı [dinî merasimde söylenir.]
4.
Yomaklar
ve Değişmeler [Mizah ve fıkralar.].
KLÂSİK TÜRKMEN EDEBİYATI (18.-19. YÜZYILLAR): Kaynağını halk kültüründen alan mensur eserler hariç, 18. ve 19.
yüzyıllara ait Türkmen edebiyatı şiir türünde gelişmiştir. Bu yüzyıllarda şairler
daha çok aşk ve sevgi temalı şiirler yazmışlar, sosyal meselelere fazla temas
etmemişlerdir. Bu yüzyıllarda yazılmış şiirler, hem şekil hem de muhteva
bakımından 20. yüzyıldan itibaren yazılmış çağdaş şiirlerden ve diğer edebî
türlerden farklıdır.
18.
Yüzyıl Şairleri: Önceki
yüzyıllarda Türkmen yazar ve şairlerinin yazdıkları eserler, genellikle Çağatay
yazı dili geleneğine bağlıdır. Buna göre klâsik Türkmen şiirinin ilk
örneklerini 18. yüzyılda Magtımgulı
vermiştir. Yüzyılın önemli
şairleri; Nurmuhammet Andalıp, Dövletmemmet Azadî, Şeydayı, Şabende,
Magtımgulı, Magrubî’dir.
Magtımgulı:Türkmen
dilinin edebî dile dönüşmesinde çok önemli bir mihenk taşı olduğu gibi Türkmen
edebiyatının da ilk temsilcisi kabul edilir. Türkmen halk edebiyatı
mahsullerinden de istifade eden Magtımgulı, şiirlerinde genellikle Türkmenlerin
millet ve vatana bağlılıklarını işlemiştir. Çovdur han Üçiin "Çovdurhan
İçin", Öngi Ardı Bilinmez "Önü Arkası Bilinmez", Neyleeyin "Neyleyeyim"
gibi şiirlerde vatan sevgisi ve kahramanlık konularını işleyen Magtımgulı'nda, Gidici Bolma "Gidici
Olma" adlı şiirinde Göroğlı
Destanının etkisi açık bir şekilde hissedilir.
Ayrıca İil Yağşı "Millet İyi", Döker
Bolduk Yaaşımız "Gözyaşımızı
Döker Olduk", Gımmat
Yağşıdır "Kıymet İyidir", Depe Nedir Düz Nedir "Tepe
Nedir, Düz Nedir" gibi şiirlerinde ise, Türkmenlerin millî birlik ve
beraberliğini pekiştiren konuları ele almıştır. Magtımgulı, kendisinden sonra
gelen Seydi, Zelili, Mollanepes, Mâtâci ve Talıbi gibi Türkmen şairlerine ve
diğer çağdaş Türk edebiyatlarını da etkilemiş büyük bir şairdir.
Dövletmâmmed
Azadî, devleti idare eden / edecek
hükümdarlarda olması gereken vasıfları anlatan Vağzı-Azaat adlı
didaktik eserinde Firdevsî, Nizamî, Sadî ve Nevaî gibi şairlerden etkilenmiş,
kalemi güçlü bir şairdir.
Nurmuhammed Andalıp, Türkmen
edebiyatının koşma,
muhammes, müstezad gibi
türlerinde şiirler yazmış önemli şairlerindendir. Türkmen halkının tarihinden
ve hayatından esinlenerek yazdığı Oğuznama
ve Risale-i Nesime manzumelerinde
oldukça başarılıdır. Oğuznama
adlı manzumesinde Oğuz tarihi
hakkındaki rivayetleri ele almıştır. Sagdı-Vakgas
ve Kıssa-i Fırgun mesnevilerinde
bazı yenilikleri de getirmiştir. Bu eserlerde şiirin ezgili koşuk türünü kullanarak,
eserlerin halk tarafından anlaşılmasını sağlamıştır. Andalıp, diğer taraftan Yusuf-Züleyha, Leyli-Mecnun, Babarevşen ve Zeynelarap mesnevilerini hem halk şiiri türlerinden koşuk hem de klasik şiir
türlerinden gazel, muhammes, murabba, müseddes gibi şekilleri kullanarak
yazmıştır. Andalıp, ayrıca Nevaî'nin gazellerine Ey Köngül "Ey
Gönül", Huub "Uyku", Oon
Sekiz Yaşındadır "On
Sekiz Yaşında" başlıklı tahmisleri; Fuzulî'nin gazellerine ise Yanmaz mı ve
Aavaaralar adlı tahmisleri yazmıştır.
Magrubî,
konusu aşk olan Seypelmelik-Methal Cemaal "Melikin
Kılıcı - Güzelliğin Övgüsü" adlı bir destana sahip olan önemli bir
şairdir. Şair, ayrıca, Özbek ve Türkmenlerin ortak düşmanlarına karşı
mücadelelerinin anlatıldığı ve gerçek kişiler ve olaylardan hareket edilerek
yazılmış olan Dövletyar adlı önemli bir destanın da yazarı olarak tanınmaktadır.
19.
Yüzyıl Şairleri: Şiir dili
belirli kaideler etrafında şekillenmiştir. Bu yüzyılın şairleri, sevgilinin
hasretini ele alan, dış güzelliğini tasvir eden bir anlayış ile Türkmen
edebiyatına lirizmi yerleştirmiştir. Çeşitli sosyal olayları genel ve mecazî ifadeler
yerine daha açık ve kesin bir dille anlatmıştır. Aşk ve sevgi konularının yanı
sıra millî ve ahlakî konular da hâkimdir.
19.yy.da
İran'ın Garrıgala'yı ve Saragt'ı; Rusların ise Göktepe'yi işgal etmesi,Türkmen
edebiyatına da tesir etmiş, Abdısetdar
Kazı, Cengname adlı eserinde; Dovan,
Misginğılıç, Mâtâci gibi
şairler de çeşitli şiirlerinde bu savaşları işlemişlerdir.
19.
yüzyıl Türkmen edebiyatı, bilhassa Magtımgulı'nın benimsediği edebiyat
anlayışını benimseyen şairler eliyle gelişme göstermiştir. Dolayısıyla bu
yüzyılda klâsik Türkmen edebiyatı geleneğine bağlı çok sayıda şair yetişmiştir.
19. yüzyılın önemli Türkmen şairleri, Seyitnazar
Seydî, Memmetveli Kemine,
Gurbandurdı Zelilî, Mollanepes, Talibî, Dosmâmmet, Mâtâci, Zıncarı, Bayii Şahır, Misğinğılıç, Aşikî,
Abdısetdar Kazî, Ketibî, ve
Muhammetrahim'dir. Bunların dışında 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın ilk
yarısında yaşayan hem Türkmen halk şiiri tarzında hem de klâsik şiir tarzında
şiirler yazan Nabatnıyaz
Sayılı, Durdı Bağşı, Dovan, Yagmır, Ismayıl, Dövletmemmet Balgızıl, Gara gibi şairler de vardır.
Seyitnazar
Seydî, Lebap, Hoş İndi, Dönmenem, Begler,
Baralı, Begler, Bedevsuvar İndi, Goçaklar gibi şiirlerinde hem kardeşlik / dostluk konusu hem de vatan
sevgisi konusu işlemiştir. Seydi'nin şiirlerinde devrin sosyal ve siyasî
olayları da ön plândadır.
Devrinin
sosyal meselelerini cesaretle ele alan Memmetveli
Kemine, bilhassa hiciv tarzında yazdığı
şiirler ile tanınmaktadır. Kemine,
19. yüzyıl Türkmen yazarları
içinde sanatları en iyi kullanan ve şiir dilinin gelişmesine en fazla katkı
sağlayan şairlerdendir. Kemine'nin yazdığı Garip, Gariplik, Barında, Beyle, Kazım gibi şiirleri Türkmen hiciv edebiyatının en iyi örnekleri
arasında değerlendirilebilir. Diğer taraftan Kemine'nin, Zülpün, Örter Meni, Ogulbike, Ogulmenli gibi şiirlerinde ise lirizm baskındır.
Dövletmemmet
Azadı'nın torunu ve Magtımgulı'nın yeğeni olan Gurbandurdı Zelili, şiirlerinde,
sosyal olayları hümanizmle birleştirerek devrinin diğer şairlerinden ayrılır.
Zelili'nin, Vatanım Seni, Elli Yaşın İçinde ve Harayım Döndi
adlı şiirleri, onun en iyi
şiirleridir.
Magtımgulı'ndan sonra aşk konusunun en usta şairlerinden kabul
edilen Mollanepes, Zöhre-Tahır adlı
destanı yazarak Türkmen edebiyatında önemli bir yer edinmiş şairlerden biridir.
Türkmen edebiyatında lirizmin yerleşmesine en fazla katkı sağlayan şairlerden
biri kabul edilen Mollanepes, bu vasfından dolayı "aşk mülkünün şahı" unvanıyla anılmaktadır. Onun İstepki Gözel Yarı, Saçın, Arzuv Eyler, Mahmalın Çeti, Oyanmadın,
Nazli Yar ve Yay İmdi gibi
şiirlerinde lirizmin derin izleri görülür.
19.
yüzyıl Türkmen edebiyatının aşk konusunu işleyen şairlerinden bir diğeri olan Kemine ise,
Oğulbike, Akmeyli, Oğulbeğ,
Oğulmeylil ve Selbinyaz gibi
şiirleri kaleme almış güçlü şairler arasında değerlendirilir.
19.
yüzyılın sonları ile 20. Yüzyılın başlarında yaşamış olan diğer Türkmen
şairleri ise şunlardır: Dovan, Gara, Yağmır, Guba, Durdı, Oraz, Dövletmâmmet
Balğızıl, Bayram Şahır, Molladurdı, Mâmedoraz, Körmolla, abdırazak, Zinharî,
Baylı Şahır, Muhammetğulı Atabayev.
ÇAĞDAŞ
TÜRKMEN EDEBİYATI (20. YÜZYIL TÜRKMEN EDEBİYATI)
20. yüzyıl Türkmen edebiyatı, Türkmenistan'ın maruz kaldığı
çeşitli siyasi ve sosyal olayların sebep olduğu değişiklikler neticesinde kendi
içinde farklı özellikleri barındıran edebî dönemler hâlinde ele alınmalıdır. Bu
çerçevede Türkmen edebiyatı, 1920'li yıllara kadar eski Türkmen edebiyatı
anlayışı ile devam ederken bu yıllardan İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar
Sovyet rejiminin de getirdiği baskıların sonucunda daha karmaşık ve zor bir
süreci yaşamış, İkinci Dünya Savaşı yıllarında genellikle savaşın getirdiği
acıları dile getirmiş, daha sonraki yıllarda ise kendi mecrasında eserler
vererek yüzyılı tamamlamıştır.
Ekim
1917 devriminden sonra, şairler devrim lehinde şiirler yazmaya zorlanmaları, şiir
türünün ön plânda olmasına yol açmıştır. 1920'li yılların Türkmen şiiri
genellikle eski-yeni toplum çatışması üzerine kurgulanmıştır. Mesela bu yılların önemli şairlerinden Berdi Kerbabayev, Gıızlar
Dünyaasi "Kızların Dünyası" ve Aadatın Gurbaanı "Geleneğin
Kurbanı" adlı şiirlerinde, kadınların eski Türkmen toplumunda alınıp
satılan köle olduklarını, hiçbir haklarının olmadığını dile getirip yeni
Türkmen toplumunda kadınların özgürlüğüne önem verildiğini ifade etmiş; böylece
rejimi yüceltmiştir. Hatta Berdi
Kerbabayev, Kööne Durmuşımıza İiğenç "Eski Hayatımıza Yergi" adlı şiirinde, Ekim devriminden
önceki hayatı tümüyle kötülemiştir.
20.
yüzyılın başlarında Türkmenistan'ın Rusya'ya bağlanmasıyla dönemin siyasî ve
sosyal olayları eserlerde işlenmeye başlamıştır. Konular,
gerçek hayatın içindedir. 1920'li yılların sonlarına doğru devleti yönetenler
ve rejim lehinde sınıf kavramını dile getiren eserler artmıştır.Türkmenlerin
sorunlarını çeşitli eserlerinde ele alan yazarlar, takibata uğramışlar, bir
kısmı sindirilmiş, bir kısmı ise çeşitli iftiralarla öldürülmüşlerdir. Mesela A. Gulmuhammedov "halk
düşmanı", "burjuva milliyetçisi" gibi suçlamalara maruz kalmış,
H. Durdaev Sibirya'ya sürülmüş, B.
Kerbabaev ise göz hapsine alınmıştır.
1928 yılında Arap
alfabesinin yerine Lâtin alfabesinin kabul
edilmesi, ardından 1940 yılında ise Kiril
alfabesinin kullanılmaya başlanması da,
şair ve yazarların alfabe değişikliğinden etkilenmesine ve yazı
faaliyetlerinin yavaşlamasına yol açmıştır. Keza yeni rejimin "telkini ve
korkutmasıyla eski Türkmen hayatı ve kültürü dışlandığı için şiir, gelenekten
yeterince beslenememiştir." Bu bakımdan 1920-1945 yılları arası, Türkmen
edebiyatının durgunluk yılları olarak değerlendirilmelidir.
1920'li
yıllarda Türkmen şiiri, yeni şekiller ve konular ile zenginleşmiştir. Bu
yıllarda uzun şiirler, şiir tarzında yazılan eleştirel fıkralar, fabllar ve
çocuk şiirlerinin ilk örnekleri yazılmıştır. Daha önceki yüzyıllarda seyrek
olarak görülen uzun şiir örneklerinin bu yıllarda belirgin olarak artması,
dönemin karakteristiklerindendir. Bu yıllarda B. Kebabaev'in
Yaz Mövsüminde Bir Gözel, Adatın
Gurbanı, Gızlar Dünyesi ve
Amıderya; G. Burnunov'un
Tiryekkeş, On Sekiz Gark
Edilenler, A. Alamışov'un Sona, Söndi; Ş. Kekilov'un
Gızılarbat Remont Zavodında, O. Taşnazarov'un
Batrak; H. Çarıev'in
Garagaçlık; A. Kekilov'un
Sonkı Duşuşık ve R. Seyidov'un Lebap Gizi gibi uzun şiirlerinde Türkmenlerin tarihi ve ait olunan zamandaki
durumu dile getirilmiştir.
1920-1930'lu Yıllarda Türkmen
Edebiyatı:Bu dönemde önemli Türkmen şairleri şunlardır:
Berdi
Kerbabayev: Tokmak adlı derginin kurucuları arasında yer alır. Şiirlerinde genellikle
devrimden sonraki Türkmen toplumunun sosyal yapısını öven Kerbabayev,
genellikle kadın ve kadının özgürlüğü, eski Türkmen toplumuna yergi ve yeni
yapıya övgü, din ve ideoloji gibi konuları ele almıştır. Magtımgulı'nın
şiirlerini Mağtımğulı Goşğuları adıyla yayımlayan Kerbabayev, kendi şiirlerini ise Eserler Toplumı adıyla
beş cilt halinde yayımlamıştır.
Garaca
Burunov: Erte Gel "Sabah
Gel" ve Kıındır "Cezadır" gibi örneklerde olduğu gibi genellikle
didaktik ve hiciv tarzında şiirler yazan Burunov, ikinci dünya savaşından sonra
yazdığı Vatan ve Çal Dutaarım adlı şiirleriyle de beğeni toplamıştır. Nesir türünde yazmıştır.
Amandurdı Alamışov: Bayram
Edelin "Bayram Edelim" ve Menin Pikirim "Benim
Fikrim" gibi şiirlerle edebiyata başlayan Alamışov, Tatar şairlerinden
Abdullah Tukay ve Azerbaycan şairlerinden Sabir'i saygıyla andığı Gövnüm "Gönlüm"
adlı şiiri önemlidir. A. Alamışov'un son şiiri, Düşmaanın Tılında "Düşmanın
Gerisinde"dir.
1920'li
yılların Türkmen edebiyatında ortaya çıkan bir başka yenilik ise, şiir türünün
dışındaki türlerde de eserlerin yazılmaya başlanmasıdır. Bu yıllarda nesir
türünün hikâye, drama gibi türlerinde eserler verilmiştir. Mesela Berdi Kerbabaev, Agahan Durdıev, Ata Govşudov, Amandurdı Alamışev,
Şalı Kekilov, Çarı Aşırov gibi
yazarlar, şiir türünün dışındaki eserlerini bu yıllarda yazmışlardır. 1920'li
yıllara ait mensur eserler arasında; B Kerbabaev'in Garşa Guda, Açlık, 1916 ncı Yıl, Obada Bolan Vaka; A. Gürgenli'nin Gul
Oğlı Murat; A. Dudıev'in Annagözel, Hıyal Deryasında, Bagtlı Giz Bagdatda, Bürgüt Pençesinde
Bir Gözel gibi hikâyeler ile A. Govşudov'un Zakaspi Frontı, Ganlı Cennet, B. Kerbabaev'in Tirekkeş
ve Tebipler; Ayıtcan
Haldurdıev'in Galınsız; Şemseddin Kerimi'nin Aycemal
gibi piyesler sayılabilir.
1930'lu
yıllarda şiirlerin büyük bir kısmında Türkmen yaşam tarzı aşağılanmış,
Bolşevik rejimi ve propagandası yüceltilmiş; buna karşılık yeni rejim aleyhinde
olan, bu çerçevede şiirler yazan şairler tutuklanmışlar, hatta bir kısmı yok
edilmişlerdir. Mesela Hocanepes Çarıyev; Oraz Tâçnazarov öldürülmüşlerdir.
1930'lu
yıllarda Türkmen şairlerinin ele aldığı konular arasında; iki farklı dünya görüşünün
meydana getirdiği tezatlık, köy hayatı ve Türkmenlerin hayatı, kadın ve özgürlük
gibi konuları saymak mümkündür. Kadın ve özgürlük konularında Aman Kekilov, Atalı
Gıız "Babalı Kız"; Çarı Aşırov, İntelligent
"Aydın" ve Aazanlar "Azanlar"
ile Şalı Kekilov, Aazğın "Azgın"adlı
şiirleri yazmışlardır. Köy hayatı ve zanaat konularında Berdi Kerbabayev, Demir
Yoolçaa "Demir Yolcuya"; Garaca Burunov, Ur
Çekicim "Vuur Çekicim" ve Hocanepes Çarıyev, Gezelenç
Güni "Piknik Günü" adlı şiirlerinde köy hayatını ele almışlardır.
Beki Seytekov,
lirik ve epik tarzda yazdığı şiirleri ile okuyucu etkilemiş şairlerdendir.
Seytekov'un Baku Giicelerinin Biirinde "Bakü Gecelerinin Birinde", Bayram Ağşamında "Bayram
Akşamında", Yaatlama "Anı" gibi şiirlerinde sanatkârane bir üslup vardır.
20.
yüzyıl Türkmen edebiyatının ikinci dünya savaşı yıllarına kadarki döneminde tiyatro
eserleri de artış göstermiştir. A.
Govşudov, Cuma; A. Garlıev, Ayna;
B. Kebabaev, Gösterim; T.
Esenova, Şemşat; A. Durdıev, Açar
ve Pul; B. Amanova ve G. Burunov, Keymir Kör adlı
tiyatro eserlerini kaleme almışlardır.
1930'lu yıllarda yazdığı şiirler
ile ön plâna çıkan önemli şairler şunlardır:
Hocanepes Çarıyev:Puşkin'in
bazı şiirlerini Türkmen Türkçesine tercüme eden Çarıyev'in şiirleri Türkmenistan
Devlet Yayın Evi tarafından Hücüm
"Hücum" adıyla yayımlanmıştır.
Çarıyev, genç yaşta Sovyet rejimi tarafından yok edilmiştir.
Oraz Tâçnazarov: Daağlar
"Dağlar" ve Bir Gün adlı
şiirleri hayat görüşünü ve duygularını ortaya koyması bakımından önem
taşımaktadır.
İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Türkmen Edebiyatı
Bu
yıllarda Türkmen edebiyatında bir duraklama görülmekle birlikte savaşın
getirdiği duygularla gelişen vatan
ve bağımsızlık düşünceleri
etrafında Türkmen şiirinin çeşitlendiğini, daha üretken bir hâl aldığını da
ifade etmek mümkündür. Sovyetler Birliği'nin kastedildiği vatan kavramı ve
düşmanlara karşı vatanın bağımsızlaştırılması konusu ve bu çerçevede dile
getirilen coşkun duygular, bu yıllarda yazılmış şiirlerin belli başlı konusunu
oluşturur. Bu bağlamda Gara
Seyitliyev; Halkım, Şaahıırın Kasamı "Şairin Andı", Pogonlı
Gıız "Apoletli Kız", Aman Kekilov; Kavkaz
"Kafkasyalı", Günbatara "Batıya",
Beki Seytekov, Türkmen Soldatı "Türkmen
Askeri", Doostumın
Yaadığaarliğine "Dostumun
Anısına", Rehmet
Seyidov, Doostuma "Dostuma" ve Uğratmak
"Yollamak" adlı
şiirlerinde, savaş yıllarına ait vatan ve bağımsızlık konularını ele
almışlardır.
İkinci Dünya
Savaşı yıllarında yazmış oldukları şiirler ile belirmiş olan başlıca şairler
şunlardır:
Şalı Kekilov: Baağbaanın
Bolsam Senin "Bahçıvanın
Olsam Senin" adlı şiir, Kekilov'un yazdığı ilk şiirlerden kabul edilir.
Sovyet rejimiyle birlikte gelen ve bu yıllardaki birçok şair tarafından
işlenen bir konu olan kadın
ve serbestlik konusu da
Kekilov'un şiirlerinde ele aldığı konulardandır. Bu bağlamda Gıızlar Dileği "Kızlar
Dileği", Gelin
Gıızlara "Gelin Kızlara" ve Azaat Ayala "Hür
Kadına" adlı şiirler, Kekilov'un kadın ve serbestlik konusunda kaleme
aldığı şiirlerdendir. Kekilov, savaş ile ilgili şiirler de yazmıştır: Uralın "Vuralım",
Vatançıının Aydımı "Vatanseverin Türküsü", Duşmaana Hücüm "Düşmana
Hücum" vb. gibi.
Ata
Nıyazov: Konuları genellikle köy, parti, devrim vb.
olan şiirler yazmıştır. İkinci Dünya Savaşında ölen Nıyazov'un şiirleri Maksat
ve Şığırlar "Şiirler" adlarıyla yayımlanmıştır.
Rehmet Seyidov: Gençlik
yıllarında lirik şiirler yazmıştır. Sonraki yıllarda savaş, Karakum Kanalı,
toprak ve su meseleleriyle ilgili şiirler de yazmış olan Seyidov, kendisinden
sonra gelen Türkmen şairlerini de etkilemiş şairlerdendir. Şiirlerinde ön
plana çıkardığı aşk ve tabiat konuları, yazdığı savaş şiirlerinde dahi kaybolmamıştır.
Şiirlerinde aşk, sevgili ve tabiat gibi konuları başarılı bir şekilde
işlemiştir. Uuklaanında "Uyuduğun Zaman" adlı şiirinde lirizmin baskın karakteri
hissedilmektedir.
Pomma Nurberdiyev: Ol
Bizden Aaraanı Açdı daa, Gitdi "O
Bizden Uzaklaştı da Gitti"ilk şiiridir. Sevgi, emek, vatan, kadın ve
serbestlik konularında şiirler yazan şairin şiirleri, Açılan Güller ve
Göreş Günlerinde "Savaş Günlerinde" adlarıyla toplu halde yayımlanır.
Ruhı Alıyev: Genellikle
savaş, petrol, pamuk, savaş gibi konularda şiirler yazmıştır. Ayrıca şairin
gezdiği ülkelerdeki gözlemleriyle ilgili şiirleri de söz konusudur. Bu bağlamda
Türkiye'yi de ziyaret eden Alıyev'in Türkiye ile ilgili Türkiyede, Ayasofiya Metciidinde "Ayasofya Camisinde", Türk Yiğidinin Taaleyinde "Türk
Gencinin Talihinde" adlı şiirleri bulunmaktadır. Edebiyat ve sanatla
ilgili mensur eserleri de vardır.
Daha sonraki
yıllarda Türkmen edebiyatının güçlü isimleri haline gelecek olan Ata Atacanov, Ismayılev, Gurbanov gibi isimler de bu dönemde gazete ve dergilerde ilk şiirlerini
yayımlamaya başlamışlardır.
Savaş
yıllarında, konusu savaş olan mensur eserlerin de yazıldığı görülmektedir. Bu
yıllarda, B. Kerbabaev, Gurban Durdı, B.
Soltannıyazov ise Kerim Dos adlı
uzun hikâyeleri yazmışlardır. A. Govşudov'un Gandım Avcının Maşgalası adlı
hikâyesi ve Mehr-i Vefa adlı romanı; A.
Kekilov'un şiir hâlinde yazdığı Söygi adlı
romanı bu yıllarda kaleme alınmış mensur eserler arasında değerlendirilir. Bu
eserlerdeki kahramanların her biri, savaş yıllarında Türkmen halkının maruz
kaldığı acıları yansıtan, dolayısıyla gerçek hayattan seçilen kişilerdir. Keza
S. Ataev'in Gazap, R. Alıev'in
Gahrıman Seherin Oğlı, N. Cumaev'in
Aydoğdı Tahırov ve Uruş Odı, A. Orazmıradov'un
Yerden Ot Çıkıyor, R. Esenov'un
Cahanda Uruş Boryarka, Dünyede Sen
Bar ve Tepbedi Okalanlar, N.
Aşırov'un Yürek ve Yarag ile
A. Geldiev'in Ol Bizin
Obadaşımız adlı uzun hikâye ve romanlarında
savaş sahnesi tasvir edilmiştir.
N.
Hocageldiev'in Ene adlı romanı, B. Hudaynazarov'un
Argış ve Hasar adlı uzun hikâyeleri, A.
Tagan'ın Uruş Haçan Gurtaryar adlı
hikâyesi, S. Anasehedov'un Igrar adlı romanı, savaş yıllarında yazılmış olsalar da, kahramanların
psikolojik tahlilleri yapılarak estetiğin de göz önünde tutulduğu edebî değeri
yüksek eserlerdir.
Savaş
yıllarında yazdıkları eserler ile beliren önemli şair ve yazarlar şunlardır:
B. Kerbabayev:
Aaylar adlı manzumesi, Atasının
Oğlı ve Gurban Durdı adlı
hikâyeleri ile Vatana Söyği,
Kim Kimi Söyyaar, Doğanlar "Kardeşler"
ve Ene "Anne" adlı tiyatro eserleri, savaş yıllarındaki
olayları ele alan eserleridir.
Govşudov
da, İkinci Dünya Savaşı yıllarında
yazdığı Mahri - Vepa "Aşk ve Vefa" adlı romanında ve Gandım Aavçının Maşğalası "Gandım
Avcı'nın Ailesi" adlı hikâyesinde savaşın yol açtığı acıları dile
getirmiştir.
A.Kekilov, şahit olduğu savaşa ait Türkmen halkının duygularını Eğri Aazar, Doğru Ozar "Eğri
(Olan) Yoldan Çıkar, Doğru (Olan) Kurtulur" ve Kavkaz "Kafkas"
adlı şiirler ile Men Garrı
Daal "Ben Yaşlı Değilim" adlı
piyesinde ifade etmiştir.
Ismayılov: Baasdeşler "Yarışçılar" adlı hikâyesi savaşın izlerini taşır. İki Ataanın Oğlı "İki
Babanın Oğlu" ve Gopuzlıca
Guz adlı eserlerinde ise savaşta
ölenlerin ardında kalanların acılarını dile getirir.
Nıyazov:
Oğulbossan adlı eserinde savaş yıllarını anlatmıştır.
G. Orazov: Tolstoy'dan Baatırlar
"Yiğitler", Şolokov'dan Yiğrenmeyi Övrenmeli "Tiksinmeyi
Öğrenmeli", Gorbatov'dan Yenilmedikleri
"Yılmazlar", Simonov'dan
Gündiizler ve Giiceler "Gündüzler ve Geceler", Erenburg'dan Yiğrenç "İğrenç"
ve Gaydar'dan Timur ve Onun
Komandosu "Timur ve Onun Ordusu"
adlı eserleri Türkmen Türkçesine çevirmiştir.
İkinci Dünya Savaşından Hemen Sonra Türkmen Edebiyatı
İkinci
Dünya Savaşından sonra, savaşın yol açtığı acılar, barış içinde yaşamanın
toplumlar için ifade ettiği huzur 1950'li yılların eserlerinde sıklıkla
vurgulanmıştır. Bu bağlamda B.
Kerbabaev tarafından yazılmış olan Ayğıtlı Adım adlı
eser önemlidir. A. Govşudov'un Köpetdağın
Eteğinde adlı romanı da savaştan hemen sonra
yazılmış eserlerdendir.
1945
yılından hemen sonraki yıllarda temayüz eden başlıca Türkmen şairleri; Beki
Seytekov, Çarı Aşırov, Aman Kekilov, Gara Seyitliyev, Haldurdı Durdıyev,
Gurbandurdı Gurbansâhedov ve Tovşan Esenova'dır. Bu yıllarda ön plâna çıkan
Türkmen şairleri şunlardır:
Aman Kekilov:
Ooba Muğallımlarına, Köy
Öğretmenlerine ilk şiiridir. Geçen Günlerim adlı şiirinde yetim çocukların durumunu dillendirir. Söyği "Sevgi"
adlı manzum romanı ile 1974 yılında Mağtımgulı ödülünü kazanmıştır. Goşğular Yığındısı "Şiirler
Öbeği”, Goşğular "Şiirler" ve Saylanan
Eserler "Seçme Şiirler" adlı şiir
kitapları vardır. Türkmenistan millî marşını yazmıştır. Aman Kekilov'un sanat
ve edebiyat ile edebiyat teorisi ve eleştirisiyle ilgili çok sayıda makalesi Söz Sunğatı "Söz
Sanatı" ve Söz Sırları adlı kitaplarda bir araya getirilmiştir.
Çarı Aşırov: Aşırov'un
ilk şiirleri çocuk şiirleridir. İntelligent
"Aydın" adlı şiirinde
aydınlarla ilgili düşüncelerini, Ataam
"Babam" adlı şiirinde
ise İkinci Dünya Savaşı hakkındaki duygu ve düşüncelerini dile getirir. Çarı
Aşırov'un şiirleri, Laalın
Oğlı "Dilsizin Oğlu" ve Gökyaylaanın Yiğitleri "Gökyayla'nın
Yiğitleri" adlı eserlerle kitaplaştırılmıştır.
Gara Seyitliyev: ilk
şiirlerini Şaahıırın Lirası "Şairin Liri" adlı eserinde bir araya getirmiştir. Şairin,
Sonaam "Sunam", İki
Bilbil "İki Bülbül", Vatan,
Deniz Aydımı "Deniz Türküsü", Söver
Yaar "Sevgili Yar" adlı
şiirleri, en bilinen şiirlerindendir. Seyitliyev'in bazı şiirleri başka dillere
de çevrilmiştir. Goşğular "Şiirler", Ceren
"Ceylan", Saylanan Goşğular "Seçme
Şiirler", Goşğular "Şiirler", Hindistanın
Gülleri ve Gaanatlı Dövür "Kanatlı
Devir" adlı eserleri yayımlanmıştır.
Tovşan Esenova: Çağdaş
Türkmen edebiyatının kadın şairlerindendir. Dolayısıyla şiirlerinin konusunu
genellikle kadınlar oluşturmaktadır. Bu çerçevede Gıızlar "Kızlar",
İspan Gıızına "İspanya Kızına", Gündoğar Ayaallarına Açık Hat "Doğu Kadınlarına Açık Mektup" adlı şiirlerinin
konusunu doğrudan kadın oluşturmaktadır. Tovşan Esenova'nın başlıca şiir
kitapları şunlardır: Polat
Gıızlara "Çelik Kızlara", Gündoğar Ayaallarına "Doğu
Kadınlarına", Gızıl
Güller "Kızıl Güller", Uzaklara Nazar "Uzaklara
Bakış" ve Saylanan
Eserler "Seçme Eserler".
Haldurdı Durdıyev: İlk
şiirleri, Bolmaz mı "Olmaz mı?" ve İndi
Biz Azaat "Şimdi Biz Hürüz"dür. Şiirlerini,
Menin Yarağım "Benim Silahım", Atğır
Yarağlılar, Ötğür Galamlılar "Vurucu
Silahlılar, Keskin Kalemliler" ve Goca
Soldat "Yaşlı Asker" adlı
kitaplarda toplamıştır.
Gurbandurdı Gurbansahedov: Savaşla
ilgili şiirlerini Soldat
Gaydıp Geldi "Asker
Dönüp Geldi" adlı kitapta; savaş sonrasındaki duygularını ise Baağların Taaci "Bahçelerin
Tacı" adlı kitapta bir araya getirmiştir. Gurbansâhedov, şiir türünün yanı
sıra nesir alanında da eserler vermiştir.
1950-1960'lı Yıllarda Türkmen Edebiyatı
1950'li
ve 1960'lı yıllar, Türkmen şiirinin en üretken olduğu ve değişime uğrayıp yenileştiği
yıllardır. Ekim devriminin ve İkinci Dünya Savaşının sebep olduğu olaylar ve
duyguların tazyiki altında kendi meselelerini ele alamayan, Türkmenlerin kendi
değerleriyle donanmamış olan Türkmen şiiri, 1950'li yılların ikinci yarısından
itibaren kendi yatağında ilerlemeye başlamış, ifade gücü ve içerik
bakımlarından zenginleşmiştir. "Artık Türkmen şiirinin teması çoğalmış,
seviyesi yükselmiş, duygu yönü zenginleşmiş ve okuyucunun hafızasından silinmeyecek
özelliğe sahip örneklerin sayısı günden güne artmaya başlamıştır. Şairler,
devrin insanının olumlu olumsuz bütün duygularını en güzel bir şekilde ifade etmeye
çalışmışlardır. Eski şairler, canlandırdıkları tiplerin daha çok dış
görünüşlerini ele alırken yeni şairler, onların dış dünyalarına yönelmişler ve
iç zenginliklerini vermeyi başarabilmişlerdir. Bu, Türkmen şiirinde önemli bir
gelişmedir."
Daha
önceki yıllarda kısa şiir örnekleri veren çağdaş Türkmen şairlerinin, 1950'li
yıllardan itibaren poema
denilen uzun şiirler de yazdıkları
fark edilmektedir. Bu çerçevede Aman Kekilov'un Söyği "Sevgi"
adlı eseri ile Ata Atacanov'un Guşğı
Galası "Guşğı Kalesi" adlı
eseri, poema türünün örnekleri arasında ifade edilebilir.
Bu yıllarda
Türkmen şiirinin işlediği konular arasında insanoğlunun aya ayak basması,
Karakum Kanalı'nın inşa edilerek çöle su indirilmesi, evlilik ve çeşitli
sosyal problemler gibi güncel meseleler de vardır. Diğer taraftan daha çok
Klâsik Türkmen şairleri tarafından sıkça işlenen "sevgi" ve
"aşk" konusunun, 1950'li yılların ikinci yarısından itibaren
neredeyse aynı yoğunlukla işlenmiştir. Bu bağlamda Gara Seyitliyev, Oyatmaan "Uyandırmayın",
İn Gözel Gıız "En Güzel Kız", Söyğüliim
"Sevgilim"; Kerim
Gurbannepesov, Ayterek; Ata Atacanov, İçsen
Sovuk Çeşme Bolup Akayın "İçersen
Soğuk Pınar Olup Akayım" ve Allaberdi Hayıdov, İne Şeyle Gııza Aaşık Boların "İşte Böyle Kıza Aşık Olurum" adlı sevgi, aşk konulu
şiirler yazmışlardır.
Bu
yıllarda çocuk şiirine ait örnekleri de yazılmaya başlanmıştır. Allaberdi Hayıdov, bu
yıllarda yazdığı çocuk şiirlerini Yaaz
Goşğuları "Bahar Şiirleri" adıyla
kitap hâline getirmiştir.
1950-1960'lı
yıllarda yazdığı şiirler ile hafızalarda yer etmiş önemli Türkmen şairleri
şunlardır:
Ata
Atacanov: Atacanov, Tääze
Yıl Geldi "Yeni Yıl Geldi" adlı
ilk şiirini 1941 yılında yazar. Asıl İkinci Dünya Savaşı yıllarında yazdığı
şiirler ile tanınmaya başlayan Atacanov'un ilk şiir kitabı, Alma Yene Gülleyäär "Elma Yine Çiçek Açıyor" adıyla yayımlanır. Atacanov'un
şiirleri aynı zamanda birçok dile de tercüme edilmiştir. Atacanov'un başlıca
şiir kitapları arasında; Arzılı
Mııhmaan "Aziz Misafir", Sallançağım Sähraa Menin
"Salıncağım Sahra Benim",
Öçme Oocağım "Sönme Ocağım", Aaylı
Ağşam "Aylı Akşam" ve Men Size Baryaan "Ben
Size Gitmekteyim" gibi eserler sayılabilir.
Bu yıllarda
Türkmen edebiyatının gelişmesinde büyük şair Ata Atacanov'un katkısı göz ardı
edilemez. Yazdığı şiirler ile Türkmenlerin beğenisini kazanan Atacanov,
"şiirlerinde gamlı makamlar çalmış; vatanının sazına kulak vermiş;
okuyucusuyla tartışmış ya da bütünleşmiş; gökyüzündeki ışıklarla şiirini
aydınlatmış; rüzgârın esmesini, bülbülün sesini dinlemiş; bütün bunları aynı
şiirde bir araya getirerek monotonluktan ve kuruluktan arınmış örnekler yazmayı
başarmıştır."
Gurbannazar
Ezizov: Edebiyat ve Sunğat "Edebiyat ve Sanat" gazeteinde çalışan, kısa ömrüne çok
sayıda estetik değeri yüksek şiirler sığdıran ve döneminin birçok şair ve
eleştirmeninin övgüsünü kazanan Ezizov'un başlıca şiir kitapları arasında; Oğlan ve Deniz "Çocuk
ve Deniz", inam "Güven", Yer
Gööğün Aarasında "Yer Gök
Arasında" ve Güyz
"Güz" adlı eserler
sayılabilir.
Allaberdi
Hayıdov: Şiirleri; Bizin Günlerimiz "Bizim
Günlerimiz", Göök
Asmaan "Mavi Gökyüzü", Yiğitlik Çaağı "Gençlik
Çağı" ve Goşğular ve
Poemalar "Şiirler ve Manzumeler"
adlı şiir kitaplarında bir araya getirilmiştir.
Kerim Gurbannepesov: Gelişmiş
halk kültürü ve edebiyat bilgisine sahip olan babasından şiir ve estetik ile
ilgili bilgileri edinen Gurbannepesov, hayatı boyunca bu temel bilgiler
sayesinde iyi şiirler yazmış, bu sayede Mağtımgulı ödülünü kazanmıştır. Gurbannepesov'un
ilk kitabı ise 1951 yılında yayımlanan Güycümin
Gözbaşı "Gücümün Kaynağı"dır.Gurbannepesov,
esasında Soldat
Yüreği "Asker Yüreği" adlı
eseri ile tanınmıştır. Gurbannepesov, Taymaz
Baba "Taymaz Dede" ile Ata ve Oğul "Baba
ve Oğul" adlı manzumeleriyle halkın hafızasında yer etmiştir. Şiirlerini Goiğular ve Poemalar "Şiirler
ve Manzumeler", Gumdan
Tapılan Yürek "Kumda
Bulunan Yürek" ve Atalar
ve Çaağalar "Babalar ve Çocuklar"
adlı kitaplarda bir araya getirmiştir. Edebiyat ve sanata dair görüşlerini ise,
Edebiyaat ve Durmuş "Edebiyat ve Hayat" adlı kitapta ele almıştır.
Mämmet Seyidov: Şiirlerinde halk kültürü unsurlarını başarı ile kullanmıştır.
Şiirleri; Aşğabat Günleri "Aşgabat Günleri", Çoluk "Çoban
Yamağı", Ataların
Yoodası "Ataların Yolağı", Goşğular "Şiirler",
Menin Hazıınaam "Benim Hazinem", Durun
Makaamı "Durun Makamı", Bahar Gündeliği,
Bahar Bilen Duuşuşık "Baharla Karşılaşma", Bääşinci Okean "Beşinci
Okyanus", Arzığülin
Hinnildiği "Arzıgül'ün Salıncağı"
ve İki Desse Gül "İki Demet Gül" adlı kitaplarda yayımlanmıştır.
Berdinazar Hudaynazarov:
Mağtımgulı ödülünü kazanan şairin eserleri; Gızğın Sähraa "Sıcak
Çöl", Aadam Hakında Aydım "İnsan Hakkında Türkü", Durmuş Seni Söyyäärin "Hayat Seni Seviyorum", Dövrün Depesindääki
Aadam "Devrin Tepesindeki
Adam", Buysançlı Baş "Gururlu Baş", Ene
Süydi "Anne Sütü" ve Buu Dünye "Bu
Dünya"dır.
1950-1960'lı
yıllarda Türkmen edebiyatı yeni yazar ve şairlerin katılmasıyla şiir, dram ve
diğer mensur eserler alanında zenginleşmiştir. Bu yıllarda Türkmen edebiyatında
sanat değeri daha yüksek eserler ortaya çıkmıştır. Bu genç yazarlardan B. Hudaynazarov, Gızgın
Sehra "Sıcak Sahra" ve Göreş Meydanı "Savaş
Meydanı"; K.
Gurbannepesov, Taymaz Baba ve Gumdan
Yapılan Yürek, Ata ve Oğul ve
Acı Günler, Süyci Günler gibi eserlerle Türkmen edebiyatına katkıda bulunmuşlardır. Keza M. Seyidov, A. Hayıdov, İ. Nurıev, G.
Ezizov, A. Agabaev ve K. Kulıev gibi genç şair ve yazarlar da bu yıllarda
ortaya koydukları eserler ile gelecek adına ümit vermişlerdir. Bu genç
yazarlardan B. Hudaynazarov, şiirlerinin yanı sıra mensur eserlerinde dahi lirizmi ön planda
tutmuş olmasıyla, K.
Gurbannepesov halk
hikâyeleri tarzında yazdığı hikâyelerle, M. Seyidov şiirlerindeki
felsefî derinlikle, G.
Ezizov ise Rus ve Avrupa klasik şiirinin
kurallarını Türkmen şiirine yansıtmasıyla tebarüz etmiştir. Diğer taraftan B.
Kerbabaev, G. Gurbansehedov, N. Pomma, A. Atacanov, A. Kovusov, G. Seyitliev,
Ç. Aşırov gibi tecrübeli yazar ve şairler de bu yıllarda eserler vermeye devam
etmişlerdir.
1950-1960'lı
yıllarda dram ve çocuk
edebiyatı da gelişme göstermiştir. G. Muhtarov'un
Otuzıncı Yıllar, N. Geldiev'in
TagınPank, T. Taganov'un
Guyruksız Tilki, O. Akmemedov'un
Yalangaç Adamlar adlı piyesleri bu yıllarda yazılmıştır. Sonuç olarak Türkmen edebiyatı,
şiirde ve mensur eserler türünde estetik ve sanat kaygısı da güdülerek gelişme
gösteren bir karakter kazanmıştır.
1970-1980'li Yıllarda Türkmen Edebiyatı
1970'li
yıllardan itibaren Türkmen edebiyatında hem toplumsal eserler hem de sanat ve
estetik seviyesi yüksek eserler bir arada üretilmiştir. Mensur eserlerin
gelişimini sürdürdürmüştür.
1970'li
yılların Türkmen romanı, ele alınan konular bakımından biraz daha çeşitlenmiştir.
Tarihî roman türünde, Türkmenlerin tarihi, yine tarihten seçilen olay ve
kahramanlarla romanlara konu olur. Bu çerçevede B. Seytekov'un
Bedirkent, G. Kuliev'in
Gara Kerven, Emirin İlçisi, N. Cumaev'in
Düynki Adamlar, R. Esenov'un
Sehradaki Salgınlar ve Y. Memmediev'in Sapak adlı romanları bu yıllarda yazılmış tarihî roman türüne örnek olarak
gösterilebilir. Diğer taraftan tarihî vak'aların ve kahramanların yeni roman
teknikleri kullanılarak ve psikolojik tahlillerde bulunularak
romanlaştırıldıklarını da ifade etmek gerekir. N. Hocageldiev'in
Gülle Değen Sünbüller ve B. Hudaynazarov'un Akar Suvun
Aydımı adlı romanları bu anlamda türünün
en başarılı örnekleri olarak gösterilebilir.
1970'li
yıllarda Türkmenlerin İkinci Dünya Savaşında yaşadığı acıların dile getirildiği
romanlar da yazılmaya devam etmiştir. Cumaev'in Aydoğdı Tahırov,
B. Hudaynazarov'un Hasar ve Argış, A. Tagar'ın
Uruşdan Sonkı Söveş ve Ayılganç
Baharın Cıbarlı Güni, A.
Nazarov'un General ve
A. Durdiev'in Dur, Sen
Kimsin? adlı roman ve hikâyelerinin konusu,
İkinci Dünya Savaşının sebep olduğu acılar ve sıkıntılardır.
Türkmen
edebiyatında 1970'li yılların güncel konularını ele alan romanlar da vardır. H. Deryaev'in
Harasat, Mukaddes Ocak; G. Gurbansehedov'un
Toylı Mergen; A. Atacanov'un
Öz Tanışların; B. Hudaynazarov'un
Akar Suvufî Aydımı; A. Hayıdov'un
Million Adım ve T.
Cumageldiev'in Bağrımızın Badaşanı gibi
eserlerinde Türkmen toplumunun güncel meseleleri ele alınmıştır. Bu yılların
Türkmen eserleri arasında uzun hikâye tarzının da yeni ürünleri verilmiştir.
1970'li
yıllarda tiyatro türünde G.
Muhtarov ile birlikte zengin bir karakter
kazanmıştır. G. Muhtarov Kim Cenayetke, Şeytan Zuryatlan, Agtıklam Bolsa Öylenecek gibi tiyatro eserlerini yazmıştır. Yine bu yıllarda T. Esenova, Gelin
Gelyer; G. Gurbansehedov, Dökülmedik Gan, Tavus ve
H. Deryaev, Mehri ve
Hocanepes adlı tiyatro eserlerini yazmışlardır.
Türkmen
şiiri 1970'li yıllarda genç şairlerin de katılımıyla gelişmesini sürdürmüş,
daha sonraki yıllarda belleklerde iz bırakacak örnekler sunmuştur. Diğer
taraftan bazı şairlerin yazdıkları şiirleri kitaplar halinde yayımladıkları da
dikkati çekmektedir. K.
Gurbannepesov'un Toprak ve
Menzil; B. Hudaynazarov'un
Ene Süydi; A. Atacanov'un
Men Size Baryan; A. Kovuşov'un
Yıllar Hem Toklunlar; A. Omarova'nın
Ömrümin Güli adlı şiir kitapları bu yıllarda yayımlanmıştır.
1970-
1980'li yıllarda Türkmen şiirinin en belirgin özelliklerinden biri, bu yıllarda
basılan kitapların sayısındaki artıştır. Bilhassa 1960'lı yıllarda oluşan
özgürlük ortamında birçok şairin ortaya çıkması ve çok sayıda şiirin yazılması
ile bu yıllarda şiir kitaplarının basımı artmıştır.
1990'lı yıllar, Türkmenistan'ın
bağımsızlığını kazanmış, Türkmen edebiyatı da dünyaya açılmış ve
evrenselleşmiştir. Bu yıllarda şiir yazmaya başlayan Berdinazar Hudaynazarov, kaynağını
insan sevgisinden alan çok sayıda şiir yazarak Türkmen şiirinin en güçlü
isimlerinden biri olmuştur. Daha önceki yıllarda da şiirler yazmış olan; ancak
1990'lı yıllarda meşhur olmuş ve bu yıllarda çağdaş Türkmen şiirini temsil
etmiş olan şairlerden bazıları şunlardır: Atamırat Atabayev, Sapar Öräyev, Yılğay Durdıyev, Nurı Bayramov, Nobatğulı Recebov, Annaberdi
Ağabayev, Ağağeldi Allanazarov, Amanmırat Buğayev, Gözel Şağulıyeva, Kakabay
Ilyasov, Atacan Annberdiyev, Tirkiş Sadıkov, Orazğulı Annayev vb. gibi.
Diğer
taraftan 1990'lı yıllarda yeni şiir yazmaya başlayan genç şairler de bulunmaktadır:
Şâhribossan Geldimämmedova,
Orazğılıç Çarıyev, Dövlet Garkı vb. gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder